tag:blogger.com,1999:blog-77838999220204130452024-02-25T23:02:27.116-08:00Sunum Powerpoint Slayt Sunu Ppt PpsN.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.comBlogger105125tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-57463470599545863822012-03-13T15:36:00.000-07:002012-03-13T15:36:33.453-07:00Yaşamımızda Elektrik Slayt<strong>Yaşamımızda Elektrik</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
<br />
Her grup ders kitabı 1. etkinlik için test devresi hazırlayacak. Öğrenci Hazırlığı : Bir sonraki ders sınıfa kablo, fiş ve priz getir. Öğretmen Hazırlığı : Bir sonraki ders<br />
<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: ABDURRAHMAN ÇIĞRIK</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen konu ve anahtar kelimeler: yaşamımızda elektrik slayt, yaşamımızda elektrik ppt, hayatımızda elektrik sunum </i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/fizik-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> FİZİK SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://hastaneciyiz.files.wordpress.com/2012/03/yasamimizda-elektirik.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Yaşamımızda Elektrik Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-58024656392212145282012-03-13T15:30:00.001-07:002012-03-13T15:30:42.047-07:00Coğrafi Keşifler Slayt<strong>Coğrafi Keşifler</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
<br />
Doğudan başlayan ticaret yolları yüzyıllarca Avrupa'nın çeşitli ihtiyaçlarını karşılamada can damarı olmuştur. Özellikle bunlardan en önemlileri olan İpek ve Baharat yollarının Osmanlı Devleti'nin eline geçmesi, Avrupalıları yeni yollar aramaya sevk etti. Orta Çağ'ın sonuna kadar dünyanın pek çok yeri bilinmiyordu. İşte bu yeni yollar arama girişimleri sırasında pek çok yer ilk kez keşfedildi ve yeni ticaret yollan bulundu. Yeni Çağ'ın başlarında meydana gelen bu keşif olaylarına "Coğrafî Keşifler" adı verilir.<br />
<br />
Çin'den başlayan İpek Yolu, Hazar Denizi'nde iki kola ayrılıyor, kuzey kolu Kırım limanlarında son bulurken güney kolu Karadeniz kıyılarından İstanbul'a ulaşıyordu.Diğer önemli bir yol olan Baharat Yolu ise Hindistan'dan başlıyor ve kuzeyde Suriye limanlarında, güneyde ise İskenderiye'de son buluyordu. Özellikle denizci İtalyan devletleri bu limanlardan aldıkları malları Avrupa'ya satıyorlardı. Bu yolların tamamının Osmanlı denetimine girmesi ve bir kaç el değiştiren malların pahalıya mal olması Avrupalıları yeni yollar aramaya sevketmiştir.<br />
Orta Çağ'da Avrupalıların dünya hakkındaki bilgileri çok azdı. Avrupalılar, dünyayı tepsi gibi düz zannediyorlardı. Ortasında Kudüs'ün bulunduğuna inandıkları dünyanın kuzeyi buzlarla, güneyi ise kaynar sularla kaplıydı. Batıda sonsuz bir deniz, doğuda da Kaf dağları (Kafkas dağları) nın bulunduğuna ve onun ötesinde cinlerin yaşadığına inanırlardı. Özellikle Haçlı Seferleri ve daha sonraki ilişkiler ve seyyahların gezi notlarının incelenmesi sonrasında, Avrupalıların dünya hakkındaki bilgileri artmış, boş inançlar yıkılmıştır. Özellikle Venedikli seyyah Marco Polo doğu üzerine Çin'e kadar büyük bir seyehat yaptı (1271 - 1295). Bu seyahati sırasında yazdığı, doğu ülkelerinin hem zenginliklerini, hem de coğrafyasını anlattığı "Garibeler Kitabı" adlı eseri, Avrupalılar üzerinde büyük etkiler meydana getirmiştir.<br />
Marko Polo<br />
İlk kez Çinliler tarafından icat edilen pusula, Haçlı Seferleri sırasında Avrupa'ya geçmiştir. Kristof Kolomb'un pusulanın sapma açısını düzeltmesiyle artık yönlerini kaybetme korkusundan kurtulan Avrupalılar, okyanuslara daha rahat ve korkusuzca açılmaya başladılar.<br />
<br />
Cristobal Colon<br />
Eskiden kullanılan kadırgaların geliştirilerek 30 metre uzunluğunda, üç direkli beş yelkenli ve okyanuslara daha dayanıklı Karavel tipi gemilerin yapılması okyanuslara açılmada insanların cesaretini artırdı.<br />
<br />
Orta Çağ'da Avrupalılar, Atlas okyanusunun içinde gemileri çeken çok büyük girdapların olduğu ve bu sularda dolaşan gemicilerin zenciye dönüşecekleri gibi hurafelere inanırlardı. Ancak doğu ile olan ilişkiler ve coğrafya bilgisinin ilerlemesi bu gibi inançların yıkılmasına neden olmuştur.<br />
<br />
Portekizli Bartelmi Dias Afrika'nın güney ucuna ulaşarak Ümit Burnu'nu buldu (1487).<br />
İspanyol asıllı Kristof Kolomb, İspanya'nın Palas limanından hareket edip Atlas Okyanusu'nu aşarak Amerika Kıtası'nı buldu (1492). Ancak burasını Hindistan zannettiğinden batısındaki Bahama takımadalarına Batı Hint Adaları, halkına da Hintliler adını verdi. Daha sonraları Amerika Kıtası'na üç sefer daha yaparak kıtanın orta ve güney kesimlerini de keşfetti. Ancak yeni bir kıta keşfettiğini anlayamadan öldü.<br />
<br />
Portekizli Vasko do Gama Ümit Burnu'nu dolaşarak Hindistan'a vardı (1498). Bu tarihten itibaren Portekizliler Hint Okyanusu'na hâkim olmaya başladılar. Böylece Hindistan'dan gelerek Süveyş'te sona eren Baharat Yolu yön değiştirerek Ümit Burnu Yolu hâline geldi ve Portekiz egemenliğine girdi. Bu gelişme Hint sularında Osmanlı - Portekiz mücadelesini başlatmıştır.<br />
<br />
Bu tarihten itibaren Portekizliler Hint<br />
Kristof Kolomb'un ölümünden kısa bir süre sonra İtalyan gemici Ameriko Vespuçi, Amerika'nın Hindistan değil yeni bir kıta olduğunu dünyaya ilân etti ve kıtaya onun adı verildi "Amerika" (1507). <br />
• 1519'da Portekiz asıllı Macellan tarafından başlatılan batıya seyahat Del Kano tarafından tamamlanarak (1522) dünyanın yuvarlak olduğu ilk kez ispatlanmıştır.<br />
<br />
Başlangıçta Portekizliler ve İspanyollar tarafından başlatılan Coğrafî Keşifler, özellikle İngilizler, Fransızlar ve Hollandalılar tarafından tamamlanmıştır.<br />
<br />
<br />
• Hristiyanlık yayıldı. Buna karşılık dünyanın düz olduğu gibi pek çok yanlış bilgi aktaran din adamlarına olan güven azaldı. • Keşfedilen yerlerde yetişen domates, vanilya, patates, tütün, kakao gibi bitki türleri ile Avrupalılar ilk kez tanıştı. • Avrupalıların, keşfettikleri yerleri sömürgeleştirmesiyle Sömürgecilik Dönemi başladı. <br />
• Keşifler, ticaret yollarının değişmesine neden oldu. Hint Deniz Yolu'nun bulunmasından ve Amerika'nın keşfinden sonra Akdeniz limanları ile Baharat ve İpek Yolu eski önemini kaybederken Hint Okyanusu kıyısındaki limanlar önem kazandı. • Yeni keşfedilen ülkelerde bol miktarda bulunan altın ve gümüş gibi değerli madenler Avrupa'ya getirildi. Avrupa'da ticaretle uğraşan kişiler (Burjuva sınıfı) zenginleşti. Tüccarların, soyluların ellerinde bulunan toprakları satın almalarıyla soylular eski güçlerini kaybettiler. <br />
• Keşfedilen yerlere, özellikle Amerika'ya Avrupa'dan pek çok insan göç etti. Avrupa kültür ve uygarlığı yeni yayılma alanları buldu. • Amerika'nın eski bir medeniyet merkezi olduğu öğrenildi. • Zenginleşen Avrupalılar, kültür ve sanat hareketlerini desteklediler. Böylece, Avrupa'da Rönesans'ın doğmasına ortam hazırlamış oldu. • Coğrafî Keşiflerle ticaret yollarının değişmesi sonucunda Osmanlı Devleti ekonomik yönden büyük gelir kaybına uğradı.<br />
<br />
<br />
HAZIRLAYAN:<br />
<br />
SİNAN EROĞLU<br />
<br />
SINIFI:7/B<br />
<div>
<br /></div>
<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Sinan EROĞLU</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: coğrafi keşifler sunum , coğrafi keşifler ppt , coğrafi keşifler slayt</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/11/tarih-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> TARİH SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://hastaneciyiz.files.wordpress.com/2012/03/cografi_kesifler.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Coğrafi Keşifler Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-40141831616401672672012-03-11T16:01:00.002-07:002012-03-11T16:01:28.773-07:00Atatürkün Liderlik Özellikleri Slayt<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<strong><span style="color: red;">Atatürkün Liderlik Özellikleri</span></strong><br />
<br />
<span style="color: #3d85c6;">Sunudan kısa bir kesit;</span><br />
<br />
<br />
ATATÜRKÜN LİDERLİK ÖZELLİKLERİ (kendi görüşlerinden) <br />
Prof.Dr Hikmet Özdemir’in kitabından<br />
<br />
BU SUNUDA<br />
Atatürk’ün Avrupa’ya bakışını<br />
Times gazetesine verdiği mülakatı<br />
Demokrasi ve devrimler hakkında görüşlerini<br />
Devrimleri için kararlılığını<br />
Doğu-batı hakkında düşüncelerini<br />
Nasıl bir sistem istedeğini<br />
Sadece kendi sözlerinden öğreneceksiniz<br />
<br />
<br />
<br />
LİDERLİK bir özellikte çok iyi olmak değil, tüm özelliklerin toplamında çok iyi olmak ve karizmasıyla bu özellikleri kendine özgü bir biçimde bütünleştirmektir. Adnan Nur Baykan <br />
Liderin başlıca özelikleri<br />
İnsan kitlesi<br />
Kitledeki insanlar arasında iletişim sağlaması<br />
Kitleyi bir amaca motive etmesi<br />
Bireylerin öznel çabalarını kontrol etmesi, kalabalığı ve onun amaçlarını simgelemesi<br />
Danışılan, bağdaştıran, hakem olan kişi olması <br />
<br />
Morris and Seman<br />
Lider dahi olmalı mıdır?<br />
Atatürk diyor ki:<br />
<br />
Dahi odur ki ileride herkesin kabul ve takdir edeceği şeyleri ilk ortaya koyduğunda herkes onlara delilik der.<br />
<br />
<br />
<br />
Yusuf Hikmet Baynur,Atatürk’ün Hayatı ve Eserleri<br />
Atatürk’ün Kahramanları<br />
Emir Timur<br />
Sultan Fatih<br />
Napolyon ve İskender'e benzetilmesinden de hoşlanmazdı.<br />
“Ben manevi miras olarak hiç bir nass-ı kati hiç bir doğma, hiç bir donmuş ve kalıplaşmış düstur bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü müşkülat önünde, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi tasdik edeceklerdir.”<br />
“Zaman süratle dönüyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telakkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada ,asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel minval üzerinde akıl ve ilim rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”<br />
ABD den siyaset bilimci Rustow diyor ki<br />
“ Nutuk’un verdiği izlenimin aksine , Atatürk’ü lider kılan şaşmaz ileri görüşlülüğü değil , tükenmez fikri icat kabiliyetidir. Beklenmeyen fırsatlar ortaya çıktığında onları yakalamasını bilmiştir.”<br />
BİR- ÇALIŞKAN ,AKILCI VE CESUR OLMAK<br />
1950 yılında Afet inan, Atatürk'ün bazı karakter özelliklerini şu şekilde sıralamıştır<br />
1.Felâket karşısında soğukkanlılık.<br />
2.Okuma ve çalışma kudreti.<br />
3.Bir insanla onun hakkında bilgi edinmiş olarak konuşmak.<br />
4.Yaptıklarıyla övünmekten ziyade yapacaklarını düşünmek.<br />
5.Muvaffak olmak.<br />
<br />
Yine Afet inan, Atatürk'ün başarı formülünü Onun sözleriyle açıklamıştır:<br />
"Bir insan, hayatında, büyük bir muvaffakiyet gösterebilir. Fakat yalnız onunla övünerek kalmak isterse, o muvaffakiyet de unutulmaya mahkûm olur. Onun için çalışmak ve daima muvaffakiyet aramak, herkes için esas olmalıdır.<br />
İKİ - VATANINA VE ULUSUNA KENDİNİ ADAMAK<br />
“Ben gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.”<br />
“Hayatımın bütün safhalarında olduğu gibi, son zamanların buhranları ve felâketleri arasında da bir dakika geçmemiştir ki, her türlü huzur ve istirahatımı, her nevi şahsî duygularımı milletin selâmetine ve saadeti namına feda etmekten zevk almış olmayayım. Gerek askerî hayatımda ve gerekse siyasî hayatımın bütün devir ve safhalarını işgal eden mücadelelerimde daima rehberim olarak millî iradeye dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.”<br />
<br />
“Eğer mensup olduğum milletin şanı, şerefi varsa ben de şanlı ve şerefliyim. Aksi takdirde içinizden herhangi bir adam çıkar da şan ve şeref arkasından koşar ve sivrilmek isterse biliniz ki, o başınıza beladır, beladır, beladır. Millet bu gibilerine asla müsaade etmemelidir.”<br />
ÜÇ - GÜCÜNÜ ULUSTAN VE ONUN TEMSİLCİSİNDEN ALMAK<br />
“Ben zannediyorum ki, millet fertlerinden hiçbirinden fazla yüksekliğe sahip değilim. Bende fazla bir girişim görüldüyse bu benden değil, milletin bileşkesinden çıkan bir girişimdir. Sizler olmasaydınız, sizlerin vicdanî eğilimleriniz bana dayanak noktası olmasaydı; bendeki girişimlerin hiçbiri olmazdı.”<br />
<br />
“Memleket ve milletin kurtuluşu ve saadeti için çalışmaktan başka bir maksadım yoktur. Bu, insan için kâfi bir sevinç ve haz temin eder. Şahsî, ailevî huzur ve saadet milletin huzur ve saadetiyle kaimdir.”<br />
DÖRT - DOĞRU ZAMANDA DOĞRU KARAR ALMAK VE UYGULAMAK<br />
Atatürk, mizaç ve yetişme bakımından soyut bir düşünürden çok bir eylem adamıdır. Fakat eylemlerini uzun boylu düşünmüş ve düşüncelerini de harikulade bir şekilde ifade etmeyi becermiştir.<br />
<br />
Gordon R. Sullivan<br />
Kara Kuvvetleri Komutanı 1996 ABD<br />
BEŞ-SAVAŞI VE BARIŞI PLANLAMAK VE YÜRÜTMEK<br />
"Yolunda yalnız olmayacaksın. Orada aynı hedefi takip eden başkaları ile beraber yürüyeceksin. Bu hayat yarışında, diğerleri kabiliyetleri itibariyle sizi geçebilirler. Bir başarı elinizden kaçabilir. Bundan dolayı onlara kızmayınız ve elinizden geleni yapmışsanız, kendi kendinize de kızmayınız. Asıl mühim olan başarı değil, gayrettir, insanın elinde olan ve onu memnun eden ancak gayrettir."<br />
Büyük Nutuk'ta, bu gizli oturumda tekâlif-i milliye emirleriyle ilgili olarak söylediklerini şöyle aktarmıştır<br />
"Birtakım efendiler de; 'Başkumandan, millete angarya yaptırıyor, oysa kanunlar ülkede parasız zorla iş yaptırmayı yasaklamışlardır,' demişlerdir. Bu doğrudur efendiler; ama ihtiyaç, tehlike bize her şeyi göstermektedir. Ordunun ihtiyaçları millete parasız zorla iş yaptırmayı gerektiriyorsa, bunu yapıyoruz ve en doğru kanun, budur. Milletin ve ordunun yenilmemesi için, kanun buna manidir diye lüzumlu gördüğüm tedbiri almakta tereddüt etmeyeceğim."<br />
ALTI - DÜŞÜNCELERİNİ ULUSLA PAYLAŞMAK, ULUSU DİNLEMEK VE POPÜLİZMDEN UZAK DURMAK -İLETİŞİM-<br />
1923-1938 yıllarında, 15 yılda, o günkü ulaşım koşullarında 448 seyahat (yılda ortalama 30 yurt içi gezi) yapmıştır.<br />
<br />
"Milleti aldatmayacağız! Millete, daima ve daima gerçeği söyleyeceğiz. Belki hata ederiz, yanlış şeyleri gerçek zannederiz. Fakat millet onu düzeltsin."<br />
"Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Felâket ve saadet getirsin, iyi ve fena olsun, daima gerçekten ayrılmayacağız."<br />
Falih Rıfkı Atay'ın aktardığı ilginç bir bilgi şöyledir <br />
"Cumhuriyetin ilânının on ikinci yıldönümü için büyük dövizler hazırlanmıştı: 'Atatürk bizim en büyüğümüzdür', "Atatürk bu milletin en yükseğidir', 'Türk milleti asırlardan beri bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı' gibi.<br />
"Dövizler listesini gözden geçiren Atatürk, hepsini çizdi, şunu yazdı: 'Atatürk, bizden biridir.”<br />
" Ben düşündüklerimi sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda lüzumlu olmayan bir sırrı kalbimde taşımak iktidarında olmayan bir adamım. Çünkü ben bir halk adamıyım. Ben düşündüklerimi daima halkın önünde söylemeliyim. Yanlışım varsa halk beni tekzip eder. Fakat şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni tekzip ettiğini görmedim."<br />
devrime karşı koyanlar hakkında<br />
“Eğer onlar hakkında yani devrime karşı koyanlar, hakkında ne düşündüğümü bilmek isterseniz, derim ki ben şahsen onların düşmanıyım. Onların ileri atacakları her adım yalnız benim şahsıma değil, milletimin kaderine karşı bir saldırıdır. Böyle bir saldırıyı yapanların karşısında Meclis bulunmazsa, kanunlar bulunmazsa, bütün arkadaşlarım beni terk etse ben yalnız kalsam, onlara karşı yine yürürüm, yine öldürürüm.”<br />
Atatürk baş kesmekten söz ediyor<br />
l Kasım 1922 günü, Meclis toplantısında Padişahlık konusu tartışılmaktadır. Önergeler üç komisyonun ortak toplandığı bir karma komisyon tarafından incelenmektedir. Atatürk, Hoca Müfit Efendi'nin başkanlığında toplanan karma komisyonu bizzat izlemek gereğini duymuştur. Bu komisyonda üyeler, padişahlık ile halifeliğin birbirinden ayrılamayacağını öne sürmektedirler. Atatürk anlatıyor:<br />
<br />
<br />
"Biz çok kalabalık olan bu odanın bir köşesinde tartışmaları dinliyorduk. Bu tarz görüşmelerin, istenilen sonuca varmasını beklemek boşunaydı. Bunu anladık. Nihayet, Karma Komisyon Başkanı'ndan söz istedim. Önümdeki sıranın üstüne çıktım. Yüksek sesle şunları söyledim: 'Efendim, dedim, egemenliği hiç kimse, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle tartışmayla veremez. Egemenlik, güçle, iktidarla, zorla alınır. Osman oğulları, zorla Türk ulusunun egemenliğine ve saltanatına el koymuşlardı. Bu tutumlarını altı yüz yıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk Ulusu bu saldırganlara, artık yeter diyerek ve bunlara karşı ayaklanarak egemenliğini ve saltanatını, kendi eline fiilî olarak almış bulunuyor. Bu bir olup-bittidir. Söz konusu olan, ulusa saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız bırakmayacak mıyız sorunu değildir. Sorun zaten gerçekleşmiş olan bir olayı kanunla saptamaktır. Bu, ne olursa olsun yapılacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi doğal karşılarsa, benim fikrime göre uygun olacaktır. Aksi takdirde, bu gerçek, usulüne göre kabul edilecektir. Ama belki birtakım kafalar kesilecektir."<br />
YEDİ - SAĞLAM BİR TARİH BİLGİSİYLE ZAMANIN ÖNÜNDE KOŞMAK<br />
Ünlü romancı Peyami Safa'nın yaklaşımı ise şöyledir:<br />
"Kitaptan ve hayattan doğan ihtilaller vardır. Birincilerin hareket noktası ideal, ikincilerin hareket noktası realitedir."<br />
SEKİZ - EKONOMİDE ÖNCÜLÜK<br />
Lider, 1923 yılında İzmir iktisat Kongresi'nin açılışında ekonomi alanında seferberlik ilanını şu şekilde açıklamıştır<br />
<br />
"Fatihler Türk ulusunu peşlerine takarak kılıçla ülkeler alırken, kılıç sallayıp dururken ele geçen ülkelerin halkı kazandıklarını bağışlar ve ayrıcalıklarla sapana yapışıp toprak üzerinde çalışıyorlardı. Kılıçla toprak alanlar sapanla toprak işleyenlere yenilmek ve sonunda yerlerini onlara bırakmak zorundadırlar. Osmanlıların başına gelen de budur işte! Bulgarlar, Sırplar, Macarlar, Romenler sapanlarına yapışmışlar, varlıklarını korumuşlar, güçlenmişler, bizim ulusumuz da böyle fetihlerin arkasında sergerdelik etmiş ve kendi yenik ve bitik düşmüştür. Bu bir gerçektir ki, tarihin her döneminde ve dünyanın her yerinde böyle olagelmiştir. Nitekim Fransızlar, Kanada'da kılıç sallarken oraya ingiliz çiftçisi yerleşivermiştir. Bu uygar sapanla dövüşçü kılıç savaşmasında en son kazanan sapan olmuştur. Sapan, Kanada'yı kılıcın elinden almıştır. Kılıç, kullanan kol yorulur, er geç kılıcı kınına koyar ve kılıç da kınında paslanır gider, ama sapan kullanan kol gün geçtikçe daha da güçlenir, güçlendikçe de daha çok toprağı alır ve işler."<br />
DOKUZ - ORDU'YU YURTTAŞLARIN EĞİTİMİ SÜRECİNE KATMAK<br />
Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal, 22 Şubat 1931 günü Konya Orduevi'nde ordunun millet hayatındaki yerini şöyle anlatmıştır<br />
"Bütün tarih bize gösteriyor ki, milletler yüksek hedeflere ulaşmak istediği zaman, bu galeyanları karşısında üniformalı çocuklarını bulmuşlardır. Tarihin bu umumiyeti içinde yüksek bir istisna bizim tarihimizde, Türk tarihinde görülür. Bilirsiniz ki, Türk milleti, ne vakit yükselmek için adım atmak istemişse, bu adımların önünde daima rehber olarak, daima yüksek ideali gerçekleştiren hareketlerin öncüsü olarak kendi kahraman çocuklarından mürekkep ordusunu görmüştür."<br />
ON - LAİK, CUMHURİYETÇİ VE KATILIMCI YÖNETİMİ ARAMAK<br />
Lider, 27 Ekim 1922 günü Bursa'da Sedbaşı'nda İstanbul öğretmenlerine yakın gelecekle ilgili düşüncesini şöyle açıklamıştır<br />
"Hiçbir mantıkî delile dayanmayan birtakım ananelerin, akidelerin muhafazasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç, çok geç olur; belki de hiç olmaz, ilerlemede kayıt ve şartlan aşamayan milletler hayatı makul ve pratik düşünemez. Hayat felsefesini geniş gören milletlerin hâkimiyeti ve esareti altına girmeye mahkûmdur."<br />
"Ulusal egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, mahvolur. Ulusların tutsaklığı üzerine kurulmuş kurumlar her yanda yıkılmaya mahkûmdurlar."<br />
<br />
Türkiye'nin modern tarihinde, orduyu siyaset kurumundan uzaklaştıran ilk liderdir.<br />
"Bence muhalefet hürmete değerdir. Çünkü o da bir çalışmanın ürünüdür. Fakat edilecek itirazlar makul ve mutedil ve meşru sebeplere dayanmazsa değersiz olur.“<br />
<br />
Mustafa Kemal Paşa, 11 Aralık 1924 tarihli Times gazetesine siyasî partiler konusundaki görüşünü şöyle açıklamıştır<br />
"Millî hâkimiyet esasına dayanan ve bilhassa cumhuriyet idaresine sahip bulunan memleketlerde siyasî partilerin varlığı tabiidir. Türkiye Cumhuriyeti'nde de, birbirine rakip partiler meydana geleceğine şüphem yoktur."<br />
Falih Rıfkı Atay -ki harf inkılâbının en yakın tanığı anlatmaktadır<br />
<br />
Atatürk bir diktacı mı, bir hürriyetçi mi idi? Bir akşamüstü birlikte Saray burnu Parkına gitmiştik. Bir aralık: 'Kimde küçük bir defter var?' dedi. Sanırım garsonlardan biri kendisine bir küçük cep defteri uzattı. Bir şeyler yazdığını görüyorduk. Biraz geçtikten sonra: 'Bunları sana okutacağım, gözden geçir!' diye karaladığı sayfaları bana uzattı. Baktım, yazı benim Ankara'daki komisyondan getirdiğim yeni Latin alfabesi ile! Binlerce kişiye Atatürk'ün Türk yazısını temelden değiştiren sözlerini okudum. Coşkunca bir alkıştır, koptu, iki gün sonra da Anadolu yolculuğuna çıkarak halka yeni yazı dersleri verdi. Bu tepeden inme bir olupbitti idi. Büyük Millet Meclisi'nin bile haberi yoktu. Metodun diktatörce olduğuna şüphe edilemez.”<br />
Atatürk'e göre, "Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve izmihlal (yok olma) vardır; her terakkinin (ilerlemenin) ve kurtuluşun anası hürriyettir."<br />
ONBİR - GERÇEKÇİ VE BİLGİYE DAYALI MİLLİYETÇİLİK (=MİLLİ SİYASET)<br />
Prof. Cavit Orhan Tütengil'e göre, Atatürk'ün milliyetçilik anlayışı 'kültür milliyetçiliği' olarak nitelendirilebilir. Başlıca özellikleri, 'mistik' değil 'realist', 'romantik' değil 'rasyonalist' oluşu ve 'irredentisme'e yer vermeyişidir. Öte yandan, Atatürk öğretisinin temel taşı olan laiklikle bütünleşme halinde bulunduğu için de, yaygın milliyetçilik anlayışına aykırı olarak 'din' faktörü, Atatürk milliyetçiliğinin dışında bırakılmıştır. Ayrıca 'ırk' faktörü de bu milliyetçilik anlayışının dışında kalmıştır.<br />
"Ulusumuzun, güçlü, mutlu ve sağlam bir düzen içinde yaşayabilmesi için, devletin bütünüyle millî bir siyaset gütmesi ve siyasetin iç örgütlerimize tam uyumlu ve dayalı olması gereklidir. Millî siyaset demekle anlatmak istediğim şudur: Millî sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup ulusun ve ülkenin gerçek mutluluğuna ve bayındırlığına çalışmak; gelişigüzel, ulaşılmayacak istekler peşinde ulusu uğraştırmamak ve zarara sokmamak; uygarlık dünyasının uygarca ve insanca davranışını ve karşılıklı dostluğunu beklemektir."<br />
"Artık duramayız, behemehal ileri gideceğiz. Geriye ise hiç gidemeyiz. Çünkü ileri gitmeye mecburuz. Millet açıkça bilmelidir. Medeniyet öyle bir ateştir ki, ona bigâne olanları yakar ve mahveder, içinde bulunduğumuz medeniyet ailesinde lâyık olduğumuz yeri bulacak ve onu muhafaza ve ilân edeceğiz. Refah, saadet ve insanlar buradadır."<br />
"Millete şunu da ihtar ettim ki, kendimizi cihanın hâkimi zannetmek gafleti, artık devam etmemelidir. Hakikî mevkiimizi, dünyanın vaziyetini tanımamaktaki gafletle, gafillere uymakla milletimizi sürüklediğimiz felaketler yetişir! Bile bile aynı faciayı devam ettiremeyiz!”<br />
Mustafa Kemal Paşa, 14 Ağustos 1920 günü Erzurum Mebusu Durak Bey ve arkadaşlarının Kazım Karabekir Paşa'nın yönetiminde Şark Cephesi Kuvvetleri'nin saldırgan Ermenilere karşılık vermeyişi iddiasıyla ilgili bir soru önergesi üzerine şunları söylemiştir<br />
<br />
"Vakıa bize milliyetçi derler, fakat biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği içindeki bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların bütün milliyetlerinin icabetini tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz her halde hodbinane ve mağrurane bir milliyetçilik değildir.”<br />
<br />
ONİKİ - HER ALANDA UYGAR DÜNYADA YARIŞMAK (MİLLİ ÜLKÜ)<br />
Gazi, bir gün Meclis kürsüsünde asrîleşmekten söz ederken, bir mebus biraz da itiraz anlamına gelecek şekilde, 'Paşam asrî olmak ne demektir?' diye sorduğunda, derhal, 'Asrî olmak demek, adam olmak demektir!' cevabını vermiştir.<br />
Atatürk, 27 Eylül 1923 günü Neue Freie Presse muhabirine şöyle konuşmuştur<br />
<br />
“Doğu ve Batı'dan, birbirine düşman iki ülke ve birbirine zıt iki düşünce biçimi olarak söz edilecekse, bu düşmanlığın kaynaklarını Avrupa'da aramak yerinde olur. Türk halkına daha iyi hükmetmek ve her türlü hür iradenin baskısı altına almak istedikleri için, imparatorluk döneminde padişahların, halkın Avrupa ile olan en ufak temasını gayretli bir biçimde engellemeye çalıştıkları doğrudur. Ama biz Türk milliyetçileri çevremize bulanık olmayan gözlerle bakıyor, yurt içinde dışındaki tüm olayları ve gelişmeleri dikkatle izliyoruz. Halkımızın diğer kültür toplumlarıyla olan bağını mümkün olduğunca sağlamanın kendi lehine olacağının bilincindeyiz. Biz Avrupa ile olan karşılıklı ilişkilerimizi hiçbir şekilde engellemek niyetinde değiliz, aksine bu ilişkilerin hızlı ve zamanında gelişmesini sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapmak istiyoruz. Bizim bu tutumumuz Türk eksenofobisinin büyük bir yanılgı olduğunu açık seçik ortaya koyuyor."<br />
Lider, 29 Ekim 1923 günü Fransız gazeteci Maurice Pernot'ya da şunları söylemiştir<br />
<br />
" Yabancı düşmanlığı noktasına gelince; şu bilinsin ki, biz ecnebilere karşı herhangi düşmanca bir his beslemediğimiz gibi onlarla dostça ilişkide bulunmak arzusundayız. Türkler, bütün medenî milletlerin dostlarıdır. Yabancılar memleketimize gelsinler, bize zarar vermemek, hürriyetlerimize müşkülat çıkarılmasına çalışmamak şartıyla burada daima hüsnü kabul göreceklerdir. Maksadımız yeniden dostluk kurmak, bizi başka milletlere bağlayan bağları güçlendirmektir. Memleketler muhteliftir, fakat medeniyet birdir ve bir milletin terakkisi için de yegâne medeniyete iştirak etmesi lâzımdır. Osmanlı İmparatorluğu'nun sükûtu, batıya karşı elde ettiği zaferlerden çok mağrur olarak, kendisini Avrupa milletlerine bağlayan ilişkileri kestiği gün başlamıştır. Bu bir hata idi, bunu tekrar etmeyeceğiz."<br />
<br />
KAYNAKLAR<br />
A.Süheyl Ünver, "Hocamız Atatürk", Sümerbank Dergisi 10 Kasım Özel Sayısı, (1964).<br />
Adnan Nur Baykal, Mustafa Kemal Atatürk'ün Liderlik Sırları, (istanbul, Sistem Y., Kasım 2000).<br />
Afet inan, "Kurtuluş Savaşının Bazı Belgeleri ve Atatürk'ün inkılâp Prensipleri" Belleten, Cilt XXXII, Sayı 128 (Ekim 1968).<br />
Falih Rıfkı Atay, Atatürkçülük Nedir?(istanbul, Ak Y., 1966).<br />
Mazhar Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber, Ciltli, (Ankara, TTK Y., 1966).<br />
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, "Kemalizm", Eubank Bülteni Atatürk Özel Sayısı, (Ankara, 1981).<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: atatürkün liderlik özellikleri sunum , atatürkün liderlik özellikleri ppt , slayt</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2012/03/ataturk-slaytlari.html" rel="nofollow">--> ATATÜRK SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://hastaneciyiz.files.wordpress.com/2012/03/atatc3bcrk_liderlik_ozellikleri.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Atatürk Liderlik Özellikleri Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b></div>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-2021481107026985772012-03-11T15:56:00.002-07:002012-03-11T15:56:55.231-07:00Atatürk Slayt<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<strong><span style="color: red;">Atatürk</span></strong><br />
<br />
<span style="color: #3d85c6;">Sunudan kısa bir kesit;</span><br />
<br />
ATATÜRK<br />
<br />
ATATÜRK'ün HAYATI<br />
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır.<br />
Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır.<br />
Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.<br />
Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888).<br />
Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti.<br />
1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı.<br />
1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.<br />
1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.<br />
Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı.<br />
Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.<br />
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu.<br />
Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.<br />
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü.<br />
Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.<br />
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı.<br />
. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.<br />
Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.<br />
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:<br />
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.<br />
Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)<br />
I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)<br />
II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)<br />
Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)<br />
Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)<br />
<br />
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.<br />
23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda<br />
barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.<br />
<br />
Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:<br />
1. Siyasal Devrimler: · Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) · Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923) · Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) <br />
2. Toplumsal Devrimler · Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934) · Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925) · Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925) · Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934) · Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934) · Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931) <br />
. Hukuk Devrimi : · Mecellenin kaldırılması (1924-1937) · Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937) <br />
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler: · Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924) · Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928) · Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932) · Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933) · Güzel sanatlarda yenilikler <br />
5. Ekonomi Alanında Devrimler: · Aşârın kaldırılması · Çiftçinin özendirilmesi · Örnek çiftliklerin kurulması · Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması · I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması<br />
Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.<br />
Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.<br />
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.<br />
15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.<br />
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.<br />
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu.<br />
ATATÜRK'ÜN SON YILLARI VE ÖLÜMÜ<br />
<br />
Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiğimillî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı.<br />
Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu.<br />
<br />
Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti.<br />
4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu.<br />
Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı.<br />
<br />
29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir.<br />
Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı<br />
Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu.<br />
Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyiİzmit'e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi.<br />
Atatürk'ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Duygu Koku</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: atatürk sunum , atatürk ppt , slayt</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2012/03/ataturk-slaytlari.html" rel="nofollow">--> ATATÜRK SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://hastaneciyiz.files.wordpress.com/2012/03/ataturk.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Atatürk Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b></div>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-27241049240747443972012-03-11T15:45:00.004-07:002012-03-13T15:25:59.717-07:00Atatürk Slaytları<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://hastaneciyiz.files.wordpress.com/2012/03/ataturk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://hastaneciyiz.files.wordpress.com/2012/03/ataturk.jpg" /></a></div><br />
<span style="color: #741b47; font-family: Arial;"><b><u>ATATÜRK KONULU SUNUMLAR</u></b></span><b></b><br />
<span style="color: #0b5394; font-family: Arial;"><b><br />
<a href="http://sunuindir.blogspot.com/2012/03/ataturk-slayt.html" rel="nofollow">Atatürk - Slayt 1</a></b></span><br />
<span style="color: #0b5394; font-family: Arial;"><b><br />
<a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/ataturkun-hayati-ve-kisiligi-ppt-slayt.html" rel="nofollow">Atatürkün Hayatı ve Kişiliği</a></b></span><br />
<span style="color: #0b5394; font-family: Arial;"><b><br />
<a href="http://sunuindir.blogspot.com/2012/03/ataturkun-liderlik-ozellikleri-slayt.html" rel="nofollow">Atatürkün Liderlik Özellikleri</a></b></span><br />N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-64295408019000829752012-02-28T11:50:00.000-08:002012-02-28T11:50:48.582-08:00Anlatım Bozukluğu Slayt<strong><span style="color: red;">ANLATIM BOZUKLUĞU</span></strong><br />
<br />
<span style="color: #3d85c6;">Sunu Metni;</span><br />
<br />
ANLATIM BOZUKLUĞU<br />
<br />
İnsanların anlaşma aracı dildir. Anlaşmanın sağlam olması için dilin kurallarına güre kullanılması gerekir. Kullandığımız cümleler , anlam yönünden açık ve duru, dil bilgisi kurallarına uygun , anlatım yönünden yalın noktalama yönünden eksiksiz olmalıdır.<br />
<br />
EN ÇOK KARŞILAŞILAN ANLATIM BOZUKLUKLARI :<br />
<br />
1-Cümlede Gereksiz Sözcüklerin Kullanılması<br />
2-Eklerin Yanlış Kullanımı <br />
3- Özne-Yüklem Uyumsuzluğundan Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları <br />
4- Anlamca Çelişen Sözcükler <br />
5- Yanlış Anlamda Kullanılan Sözcükler <br />
6- Deyimlerin Yanlış Kullanılması <br />
7 - Öğe Eksikliği <br />
<br />
1-Cümlede Gereksiz Sözcüklerin Kullanılması :<br />
Bir cümleden bir sözcüğü çıkarttığımızda cümlenin anlamında daralma olmuyorsa bu sözcük, bu cümle için gereksizdir.<br />
<br />
“Eşyalarımızı gizlice çalmışlar.” <br />
gereksizdir.<br />
“çalma” eylemi <br />
gizli yapıldığından<br />
bu sözcük anlatımı <br />
bozar.<br />
“Askerdeki ağabeyimle karşılıklı mektuplaşıyoruz.” <br />
Bu konuda herkesin fikir ve görüşünü almalısınız. <br />
Mektuplaşma karşılıklı <br />
yapılan bir eylemdir.<br />
Gereksizdir. <br />
Yanına gidiniz, konuşarak derdinizi anlatınız.<br />
Hangi cümlede altı çizili sözcüğe gerek y o k t u r?<br />
<br />
A- Dağcıyı bulduğumuzda soğuktan <br />
donmak üzereydi. <br />
<br />
B- Ona nerede rastlasam bana gülümserdi.<br />
<br />
C- Şaka bile çocuğu sinirlendirmeye <br />
yetiyordu. <br />
<br />
D- Hasta kadın, sedyede kendini kaybetti.<br />
cümlenin<br />
anlamına<br />
katkıda<br />
bulun-<br />
muyor!<br />
<br />
2-Eklerin Yanlış Kullanımı :<br />
Çekim eklerinin birbiriyle karıştırılması, yerinde kullanılmaması, gereksiz kullanılması ya da hiç kullanılmaması anlatım bozukluğuna yol açar.<br />
“Birçok insanlar, depremde sıkıntı yaşadı.” <br />
“-lar” eki <br />
gereksizdir. <br />
Çünkü “birçok” sözcüğü de <br />
çoğul anlam taşımaktadır.<br />
Öğrencilerin başarısına ilgilenmek gerekir.<br />
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ –ler , -lar ” eki gereksiz kullanılmıştır ?<br />
başarısıyla<br />
Biricik arzumuz sınavı kazanmak ve iyi bir bölüme<br />
girmemizdir.<br />
girmektir<br />
<br />
A- Elbiseler , bedenime dar geliyordu. <br />
B- Felaketzedeler , çadırlara yerleşti.<br />
C- Çocuklar , yurtlara yerleştirildi. <br />
D- Olay yerine herkesler koşmuştu.<br />
3- Özne-Yüklem Uyumsuzluğundan Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları : <br />
Özne – yüklem uygunluğunun bulunmadığı cümleler anlatım bakımından bozuk sayılır.<br />
?Organ adları çoğul ve özne görevinde ise , yüklemi tekil olmalıdır.<br />
Kulaklarım ağır işitiyorlar. <br />
<br />
?Zaman adları çoğul ve özne görevinde ise, yüklem tekil olmalıdır.<br />
Mevsimler , her geçen gün değişiyorlar.<br />
?Soyut kavramlar çoğul ve özne görevinde ise , yüklem tekil olmalıdır. <br />
?Topluluk adları “-ler” ekiyle çoğullanmadan özne olursa yüklem tekil olmalıdır.<br />
Düşüncelerim beni rahat bırakmıyorlar. <br />
Halk , geniş bir meydanda toplanmıştılar. <br />
?Özne ikinci ve üçüncü kişiden oluşuyorsa , yüklem ikinci çoğul kişiyle çekimlenmelidir.<br />
Annemle sen , çarşıya gideceksiniz.<br />
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde , özne - yüklem uygunluğu yoktur ?<br />
A- Duygularım beni asla terketmez. <br />
B- Ahmet’le ben bu işi çözeriz.<br />
C- Çarşıya sen ve o birlikte gittik. <br />
D- Günler , bir türlü geçmiyor.<br />
4- Anlamca Çelişen Sözcükler :<br />
Bir cümlede anlamca çelişen (uygun düşmeyen) sözcüklerin bulunması anlatım bozukluğuna yol açar.<br />
Sanıyorum bu sözler, babamın kulağına gitti. <br />
“olasılık” bildiren “sanıyorum” sözcüğü ile “kesinlik” bildiren “gitti” sözcüğü çelişmektedir.<br />
<br />
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlamca çelişen sözcüklere yer verildiği için anlatım bozukluğu vardır ? <br />
A- Annem , İstanbul’dan bugün gelebilir. <br />
B- Dayımlar , bize yarın geleceklermiş.<br />
C- Arkadaşlarım , beni de davet ettiler. <br />
D- Bu düğüne , kesinlikle onun da geleceğini sanıyorum.<br />
<br />
5- Yanlış Anlamda Kullanılan Sözcükler :<br />
Dilimizdeki birçok sözcüğün birden çok anlamı vardır. Anlam özelliklerini dikkate almadan sözcükleri kullanmak anlatım bozukluğuna yol açar.<br />
Öğretmen , benim sınıfta kalmamı sağladı. <br />
“ sağlamak ” sözcüğü olumlu durumlar için kullanılır. Halbuki, “sınıfta kalmak” olumsuzluk anlatır. Bu nedenle “sağladı” sözcüğü yerine “neden oldu” sözcüğünün kullanılması gerekir.<br />
Küçük kızın saçları hayli büyümüş.<br />
Buradan gidersek yakalanma şansımız nedir?<br />
Petrol fiyatlarının ucuzlamasına halk olumlu tepki gösterdi. <br />
uzamış<br />
olasılığı<br />
karşıladı<br />
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır ? <br />
A- Bahçeye pek çok fidan ekmişler. <br />
B- Orman , erozyonu önler.<br />
C- Arkadaşının elini sıkıp kutladı. <br />
D- Evimize tekrar geleceğini söyledi. <br />
<br />
6- Deyimlerin Yanlış Kullanılması : <br />
Deyimler , kalıplaşmış sözlerdir. Hiçbir sözcüğü değiştirilemez. Değiştirildiğinde anlatım yanlışı ortaya çıkar.<br />
“Onun bu sorumsuz davranışları başımıza kazak örecek.” <br />
çorap örecek<br />
“Onun bize yaptığı iyiliklere hep göz yumduk.” <br />
GÖZ YUMMAK :kusurlarını hoş karşılamak, görmezlikten gelmek.Cümlede “kusur” yok, bir kişinin iyilikleri var.<br />
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim yerinde kullanılmamıştır ?<br />
A- Bu iyi haberle kalbime su serptin. B- O sorunu çözmek için sen de az <br />
kafa patlatmadın.<br />
C- Ödevini yapmak için ipe un seriyor. D- Şu anda başım kalabalık sonra <br />
geliniz.<br />
<br />
<br />
7 - Öğe Eksikliği : <br />
Cümlede kullanılması gereken bir öğenin bulunmaması, anlatım bozukluğuna yol açar.<br />
“ Ben Alper’e inanır ve severim.” <br />
onu<br />
“ Evimiz küçük , bahçesi de güzel değildi.” <br />
tü<br />
“Duvarları kirletmek, yazı yazmak kesinlikle yasaktır.” <br />
duvarlara<br />
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu yoktur? <br />
A- Oğlunu çok seviyor , sürekli gidiyordu. B- Biz çalışacak ,siz gezeceksiniz öyle mi?<br />
C- Bu yıl da yine sınıfta kalır. D- Okumak için zaman zaman <br />
kütüphaneye gider.<br />
ona<br />
<br />
ÖRNEK SORULAR<br />
1-Aşağıdakilerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?<br />
A)Kır evimizde,sabahları kuş sesiyle uyanırdım.<br />
B)Onun söylediklerine katılıyor ve takdir ediyorum <br />
C)Bir saattir burada bekliyorum,kimse gelmedi<br />
D)Burada hiçbir şey bulamazsınız.<br />
2-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?<br />
A)Bahçedeki gülleri toplayarak vazolara yerleştirildi.<br />
B)Öğrenciler,sınıflara sırayla alındı ve uygun yerlere oturtuldu.<br />
C)Kazancımın bir kısmını biriktirerek ona güzel bir hediye aldım.<br />
D)Köyün girişinde geniş bir meydan vardı;bayramlaşma burada yapılırdı. <br />
3-”Elbisenin kesimi iyi;ama kumaşı pek kaliteli değildi.”cümlesindeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilir?<br />
A)”Kumaşı”sözcüğünden önce “elbisenin” sözcüğü getirilerek.<br />
B)”Kaliteli” yerine “nitelikli” sözcüğü getirilerek.<br />
C)”İyi” sözcüğü yerine “iyiydi” sözcüğü getirilerek.<br />
D)”Ama” sözcüğü atılarak.<br />
4-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu yoktur?<br />
A)Düşünceleri beni etkilediler.<br />
B)Birçok yerlerde su yetişmez.<br />
C)Eti çok sebzeyi sevmiyorum.<br />
D)Çalışmaları ile göz doldurdu.<br />
6-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?<br />
A)Akşama kadar fazla oturduk.<br />
B)Havuzda çok fazla kaldı.<br />
C)Yemeğin suyu fazla geldi.<br />
D)Kasadaki para fazla çıktı.<br />
6-”Para kazanmak için gençliğini harcadı ifadesinden sonra aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun değildir?<br />
A)Fakat umduğunu bulamadı.<br />
B)Lakin tembelliğinin cezasını çekti.<br />
C)Ama sonunda zengin oldu.<br />
D)Şimdi rahat etmek onun hakkıdır.<br />
7-”Kasadaki adam,bir yandan,para,bir yandan da paket yapıyordu.”cümlesindeki anlam bozukluğunu gidermek için aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır?<br />
A)”Para” kelimesinden sonra “alıyor” kelimesi getirilmelidir.<br />
B)”Paket” ve “para” kelimeleri yer değiştirmelidir.<br />
C) “De” bağlacı, “adam” kelimesinden sonra kullanılmalıdır.<br />
D)Cümlenin öznesi çoğul hale getirilmelidir.<br />
8-”Ben güzel konuşmayı huy edindim ve bundan da zarar görmedim.”cümlesinden aşağıdakilerin hangisi çıkarılırsa cümlenin anlamı değişmez?<br />
A)Ben.<br />
B)Güzel.<br />
C)Konuşmayı.<br />
D)Huy.<br />
9-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde virgül(,) kaldırıldığında anlamca değişiklik olmaz?<br />
A)O,evde yalnız başına yaşıyordu.<br />
B)O,bu yöreyi çok iyi bilirdi.<br />
C)Yaşlı,kadına adresi tarif etmeye çalışıyordu.<br />
D)O,güzel günlerine tekrar dönebilse.<br />
10-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde noktalama eksikliğinden dolayı anlam karmaşası vardır?<br />
A)Çocuk ders çalışıyor.<br />
B)Çocuk odasını düzeltti.<br />
C)Çocuğa kardeşini sorsana.<br />
D)Çocuklar erkenden okula gitti.<br />
<br />
<i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: cümlede anlam ve anlatım bozuklukları sunum , ppt , slayt</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/11/dil-bilgisi-konulu-sunumlar.html" rel="nofollow">--> TÜRKÇE VE DİL BİLGİSİ SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://hastaneciyiz.files.wordpress.com/2012/02/anlatim_bozuklugu_1.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Anlatım Bozuklukları Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-36542656532263611612012-02-20T14:28:00.000-08:002012-02-20T14:28:01.099-08:00Zaman Yönetimi Slayt<strong><span style="color: red;">Zaman Yönetimi</span></strong><br />
<br />
<span style="color: #3d85c6;">Sunudan kısa bir kesit;</span><br />
<br />
Yöneticilerin zamanlarını etkin biçimde kullanmalarını sağlayarak verimliliklerini arttırmak. <br />
Zaman, arka arkaya dizilmiş olayların ve olguların algılanmasıdır. Zaman, olayları ölçebildiğimiz bir süreçtir. Eğer olaylar ve olgular olmasaydı, zamanı ne algılayabilirdik, ne de ölçebilirdik. Zaman hayattır.Geri döndürülemez.Ve hiçbir şey onun yerini tutamaz. Zamanımızı harcamak hayatımızı harcamaktır. Zamanımızı iyi kullanabilmek hayatımızı iyi kullanıp hep iyi sonuçlar almak demektir.<br />
<br />Zamanımızı nasıl değerlendirebileceğimize ilişkin doğru kararlar vermek, etrafta bulunan herhangi işi <br />verimli şekilde yapmaktan daha önemlidir.Verimlilik yerine göre iyidir. Başarılı insanın bizden daha<br />fazla zamanı yoktur, bunlar zamanı etkili kullananlardır.<br />
<br />Bütün diğer kaynaklar gibi, zamanda kullanılabilir bir özelliktir ve ondan yararlanılabilir.<br />Zamanın tümünü birden kullanmaya ilişkin olanlara karşı elinde yeterince olduğunu bilerek onu azar azar harcamayı bilenlerin daha ender oluşu, zaman kavramının bir çelişkisidir.<br />
Zaman yenilenmesi mümkün olmayan bütün kaynakların en değerli olanıdır. Zaman diğer kaynaklardan farklı olarak ; alınıp satılamaz, biriktirilemez, başkasından aktarılamaz, depolanamaz, üretilemez, çoğaltılamaz ve değiştirilemez. Ancak zaman tasarruflu kullanılabilir.<br />
<br />İyi yetişmiş, yetkin, liderlik özelliklerine sahip yöneticiler, zamana hükmetme konusunda üst <br />düzeyde yeterlilikleri olan kişilerdir. Zamana hükmetmek, zamanı kontrol altına almak, zamanı <br />yönetmek demektir. Zamanı yönetmek olayları ve olguları önceliklerine göre sıraya koyabilmektir <br />Yetkin yönetici, düşünce modelini yukarıdaki dizinde beşinciden başlatıp olayları ve olguları kontrol<br />etmeye yönelen yöneticidir.<br />
<br />Hızla geçip giden bir yüzyılda yaşıyoruz. Geçtiğimiz 20. Yüzyılda bilimdeki ve teknolojideki hızlı değişmeye adapte olmak için bizlerde aynı gelişim trendini göstermek zorundayız. Bu nedenle bizlerde bu gelişime <br />adapte mi olmalıyız , yoksa bu gelişimi bizler mi başlatmalıyız? Eğer geleceğe ilişkin bir imza atmak istiyorsak, bu gelişimi bizler başlatmalıyız. Gelişimi başlatmak için de öncelikle geleceği görmeli ve geleceği planlamalıyız. Bunun için de içinde yaşadığımız şu anki zamanı yönetmeliyiz. <br />
<br />Zaman kültürel ve psikolojik boyutları olan bir kavramdır. Eğer bir çalışma sırasında kendinizi <br />doğrudan konuya verebilmişseniz, huzurlu bir ortamda severek ve isteyerek çalışıyorsanız, zaman <br />göreceli olarak çabuk geçer. Buna karşılık okulda yada evde kaygılı bir bekleyiş içinde olduğunuzda<br />zaman duygusal olarak uzaklaşır.<br />
<br />Geleneksel anlatımı ile “bir türlü geçmek bilmez.” Eğer bir hafta size çok çabuk geçti gibi geliyorsa,<br />okul yöneticiliğine çabuk ısındınız, işiniziz seviyorsunuz demektir.<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: zaman yönetimi sunum , ppt , slayt</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/11/calismahayati-ishayati-ppt-slayt-sunum.html" rel="nofollow">--> İŞ HAYATI SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://hastaneciyiz.files.wordpress.com/2012/02/zaman-yonetimi.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Zaman Yönetimi Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-52543846298865364232011-01-04T14:58:00.000-08:002011-01-04T14:58:42.625-08:00Dünyamız ve Uzay slayt, ppt, sunum<strong>Dünyamız ve Uzay Slayt Şov</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
Gökyüzünde Gördüklerimiz<br />
Dünya’mız<br />
Yeryüzü<br />
<br />
Gökyüzünde Gördüklerimiz:<br />
Gökyüzü bazen bulutlu, bazen de bulutsuzdur. Bulutsuz günlerde gökyüzüne baktığımızda güneşi görürüz. Güneş’in şekli yuvarlaktır. Güneş’e çıplak gözle bakamayız. Güneş ışığı parlak olduğundan yıldızları görmemizi engeller.<br />
<br />
Bulutsuz gecelerde gökyüzüne baktığımızda Ay ve yıldızları görürüz, Ay’ın şekli yuvarlaktır. Ay ve Güneş’in şekli birbirine benzer. Ay’ın şekli her zaman yuvarlak görünmez. <br />
<br />
Güneş:<br />
Güneş yuvarlaktır; Parlak, büyük, beyaz bir topa benzer.<br />
Isı ve ışık kaynağıdır.<br />
Canlılara hayat verir.<br />
Dünya’ya en yakın yıldızdır.<br />
Dünya’mızdan çok büyüktür.<br />
Dünya’mıza çok uzak olduğundan küçük gibi görünür.<br />
Dünya’ya ortalama 150 milyon kilometre, uzaklıktadır.<br />
Güneş sisteminin merkezinde yer alır.<br />
<br />
Güneş’e;<br />
Çıplak gözle bakılamaz,<br />
Koyu renk gözlük ya da isli cam ile bakmak gerekir.<br />
<br />
Güneş;<br />
Sabahları doğu ufkundan doğar,<br />
Akşamları batı ufkundan batar.<br />
<br />
Güneş ışınları;<br />
Sabahleyin ve akşam üzeri eğik geldiğinden az ısıtıcıdır.<br />
Öğle vakti dik geldiğinden çok ısıtır.<br />
<br />
Güneş’in rengi;<br />
Doğarken açık sarı,<br />
Öğle saatlerinde altın renkli ve çok parfak,<br />
Batarken kırmızıya yakındır.<br />
<br />
Güneş Işınlarının Yararları:<br />
Canlıların yaşamasını sağlar.<br />
Mikropları öldürür.<br />
Bulaşıcı hastalıkIara karşı direnci artırır.<br />
Sebze ve meyveleri geliştirip, olgunlaştırır.<br />
Kemiklerimizin gelişmesini sağlar.<br />
<br />
Güneş Işınlarının Zararları:<br />
Güneş çarpması,<br />
Güneş yanıklarıdır.<br />
Bu nedenle,yazın öğle saatlerinde.<br />
güneşli yerlerde, plajlarda fazla kalınmamalıdır.<br />
<br />
Ay:<br />
Dünya’nın uydusudur.<br />
Dünya gibi küresel biçimdedir.<br />
Dünya’nın etrafında döner ve bir dönüşünü 29,5 günde tamamlar.<br />
Kendi ışığı yoktur.<br />
Güneş’ten aldığı ışığı yansıtarak geceleri Dünya’yı aydınlatır.<br />
Ay’ın bize görünen tarafı, Güneş’ in aydınlattığı tarafıdır.<br />
<br />
Ay’da hava ve su yoktur. Bu nedenIe;<br />
Ay’da;<br />
Canlılar yaşayamaz,<br />
Rüzgâr ve yağış gibi atmosfer olayları oluşmaz.<br />
<br />
Ay’ın Evreleri:<br />
Ay, Dünya’mızla birlikte dönerken, Güneş’ten aldığı ışığa göre görünüşü değişir. Bunlara ayın evreleri denir. .<br />
Bunlar sırasıyla;<br />
Yeni ay,<br />
Birinci dördün,<br />
Dolunay,<br />
İkinci dördün, adların alır.<br />
<br />
Dünya’nın Hareketleri:<br />
Dünya’mızın iki türlü hareketi vardır.<br />
1.Kendi ekseni etrafında dönme,<br />
2.Güneş etrafında dönmedir. <br />
Kendi etrafında dönmesini bir günde tamamlar. Bir gün gece ve gündüzden oluşur.<br />
Dünya’nın Güneş etrafında dönmesinden mevsimler oluşur. Bu dönüşünü 365 gün 6 saatte (bir yıl) tamamlar.<br />
<br />
Mevsimler:<br />
Dünya’mızın Güneş’e olan uzaklığı her zaman aynı değildir.Dünya’mız Güneş etrafında dönerken bazen Güneş’e yaklaşır.Bazen uzaklaşır.Bu yüzden mevsimler oluşur.Bir yılda dört mevsim vardır.Bunlar:<br />
İlkbahar.<br />
Yaz.<br />
Sonbahar.<br />
Kıştır.<br />
<br />
SONBAHAR: <br />
Eylül<br />
Ekim<br />
Kasım<br />
<br />
KIŞ:<br />
Aralık<br />
Ocak<br />
Şubat<br />
<br />
İLKBAHAR:<br />
Mart<br />
Nisan<br />
Mayıs<br />
<br />
YAZ:<br />
Haziran<br />
Temmuz<br />
Ağustos<br />
<br />
YERYÜZÜ:<br />
Yeryüzünü karalar ve denizler kaplar.<br />
Dünya’nın;<br />
Yaklaşık dörtte üçünü sular,<br />
Dörtte birini de karalar oluşturur.<br />
<br />
KARALAR:<br />
Karalar ,dağlar ve tepelerden oluşur.<br />
Büyük kara parçalarına kıta denir.<br />
Dünyamızda altı kıta vardır.<br />
Asya.<br />
Avrupa.<br />
Afrika.<br />
Amerika.<br />
Okyanusya.<br />
Antartika’dır.<br />
<br />
SULAR:<br />
Yeryüzünde sular;<br />
Okyanus.<br />
Deniz.<br />
Göl ve.<br />
Akarsularda bulunur.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: dünyamızın yapısı</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/11/cografya-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> COĞRAFYA SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2011/01/dunya-ve-uzay.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Dünyamız ve Uzay Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-82222959205052060792011-01-04T14:01:00.000-08:002011-01-04T14:01:53.849-08:00iklimler slayt, sunum, ppt<strong>İklimler Slayt Şov</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
İKLİM<br />
Tanım: Atmosfer olaylarının uzun yıllar gösterdiği ortalama duruma (en az 40-50 yıl) iklim denir. <br />
Not: Ekvatoral ve kutup kuşağı hariç diğer yerlerde hava durumuna bakarak iklim hakkında tahmin yürütülemez.<br />
İKLİM VE HAVA DURUMUNUN KARŞILAŞTIRILMASI<br />
1. İkim geniş sahaları kapsar, hava durumu dar sahaları kapsar.<br />
2. İklim uzun süreli atmosfer olaylarını, hava durumu kısa süreli hava olaylarını inceler.<br />
3. İklimde değişkenlik az hava durumunda fazladır.<br />
4. İklimde kurak, yağışlı, soğuk,gibi ifadeler, hava durumunda rüzgarlı, güneşli, yağmurlu gibi ifadeler kullanılır<br />
HAVA KÜTLESİ: Sıcaklık ve nem bakımından aynı özelliği gösteren atmosferin geniş parçalarına hava kütlesi denir. <br />
KLİMATOLOJİ: İklimi, iklim karakterlerini ve dağılışını inceleyen bilimdir.<br />
METEOROLOJİ: Hava olaylarının kısa süreli durumunu inceler.<br />
SİNOPTİK HARİTA: Hava durumunu bildiren haritalara denir.<br />
<br />
RASAT: Meteoroloji istasyonlarında iklim elemanlarına ait değerlerin aletli ya da aletsiz ölçülerek kayda geçirilmesine gözlem ya da rasat denir. Rasatlar genellikle 7-14-21 saatlerinde yapılır. Rasat için kullanılan aletler:<br />
Termometre: Sıcaklık<br />
Barometre: Basınç<br />
Higrometre: Nem<br />
Eyaporimetre: Buharlaşma<br />
Anenometre: Rüzgar<br />
<br />
ATMOSFER: Dünyamızı çepeçevre saran gaz bulutlarına denir. Nefes alınan küre manasına gelir. Atmosfer yerin derinliklerinde çıkan gazların dünyanın etrafında, yerçekiminin etkisiyle tutulması sonucu oluşmuştur. İlk çıkan gaz su buharıdır. Atmosferin şekli dünyanın şekli gibidir.<br />
ATMOSFERİN FAYDALARI<br />
1. Hayat için gerekli gazları ihtiya eder.<br />
2. İklim olayları meydana gelir.<br />
3. Güneşten gelen ve canlılar için zararlı olan ışınları süzer.<br />
4. Dünyamızın aşırı ısınmasını ve soğumasını önler.<br />
5. Dünyamızla birlikte dönerek sürtünmeden doğacak yanmayı önler.<br />
6. Meteorların yeryüzüne düşmesini engeller.<br />
<br />
7. Güneş ışınlarının dağılmasını sağlayarak, gölgede kalan yerlerin de aydınlanmasına vesile olur.<br />
8. Sesi, ışığı ve sıcaklığı iletir.<br />
9. Rüzgar sayesinde gündüz olan yerlerin aşırı sıcak, gece olan yerlerin aşırı soğuk olmasını engeller.<br />
<br />
ATMOSFERİN KATLARI <br />
1. TROPOSFER: En alt kattır. Kalınlığı ekvatorda 17-18 km, kutuplarda 8-10 km’dir.<br />
Sebep ekvatorda alçak basınç ve yerçekiminin azlığı, kutuplarda ise yüksek basınç ve yer çekiminin fazla oluşudur. En önemlisi de iklim olayları burada oluşur. Troposfer de buluna gazlar:<br />
a) Miktarı değişmeyen gazlar:%78 Azot %21 Oksijen %1 Diğer Gazlar <br />
b) Miktarı değişen gazlar:Su Buharı ve CO<br />
c)Her yerde bulunmayan gazlar:Ozon.<br />
Su Buharı;<br />
a) İklimin oluşmasını ve yağısı sağlar.<br />
b) Sıcaklığı tutar ve uzaya kaçmasını engeller.<br />
c)Boğazımızın ve derimizin kurumasını engeller.<br />
d)Bakterilerin yaşamasını sağlar.<br />
<br />
Karbondioksit;<br />
a) Isıyı emme ve saklama yeteneğine sahiptir.<br />
b) Azaldığında buzul çağı yaşanmış arttığında Karbon devri yaşanmıştır.<br />
Not: Troposferde yukarılara çıkıldıkça sıcaklık her 200metrede 1 ºC azalır.aşağılara inildikçe de artar.<br />
2. STRATOSFER<br />
a) Troposferin üstünde 17-30 km’ler arasındaki tabakadır.<br />
b) İklim olayları görülmez.<br />
c) Sıcaklık değişimi azdır. Yerçekimi azaldığı için cisimler gerçek ağırlıklarını kaybederler.<br />
3. MEZOSFER <br />
Kalınlığı 30-80km arasındadır. Ayrıca Şemosfer de denir. İki katmana ayrılır.<br />
a) Ozonosfer: Bu tabakada ozon gazı bulunur.<br />
Ozon:Oksijen gazının güneş ışınları tarafından parçalanmasıyla oluşur. Fırtınalı havalarda ozon gazı artar. Güneşten gelen zararlı ışınları süzer.<br />
1) Canlıların koruyucu katıdır.<br />
2) Sıcaklık -50 dereceye kadar düşer.<br />
b) Kemosfer:<br />
1) Az miktarda zararlı ışınların tutulması burada görülür.<br />
2) Güneşten gelen bazı ışınları atmosfere yansıtır.<br />
4. İYONOSFER<br />
80-100 km arasındadır.bu tabakada gazlar iyonlarına ayrıldığı için iyonlar arasında elektron alışverişi fazladır. Bunun için haberleşme sinyalleri ve radyo dalgaları buradan yansır. <br />
5. EKZOSFER<br />
Gazlar son derece seyrek olduğu için dış sınırı <br />
kesin olarak tespit edilemeyen bu tabakada <br />
Yoğun röntgen ışınları vardır.<br />
<br />
İKLİM ELEMANLARI<br />
Atmosfer olaylarından sıcaklık, basınç, rüzgar, nem, yağış, bulutluluk gibi olayların tümüne iklim elemanları denir. İklim elemanlarından sadece birinin bilinmesi ile bir bölgenin iklimi hakkında fikir yürütülemez.<br />
I. SICAKLIK<br />
Yeryüzünün güneşten aldığı isi oranına sıcaklık denir. Termometre ile ölçülür.<br />
ISI: Isı bir enerji birimidir. Kalori ile ölçülür.<br />
Sıcaklık diğer elemanların içinde en önemlisidir. Çünkü diğer iklim elemanları hava olayları sıcaklığın kontrolü altındadır. Dünyanın tek enerji kaynağı güneştir. Bunda dolayı dünyanın ısınmasında güneş radyasyonunun etkisi büyüktür. Atmosfer yerden yansıyan ışınlarla ısınır. Bundan dolayı atmosferin alt katları saha sıcaktır.<br />
SICAKLIK DAĞILIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER:<br />
1. GÜNEŞ IŞINLARININ GELIŞ AÇISI: Bir yerin güneşten aldığı enerji miktarı güneş ışınlarının düşme açısına bağlıdır. Güneş ışınları ne kadar dik ise:<br />
a. Isınma o kadar fazla <br />
b. Aydınlatma az<br />
c. Güneş ışınlarının atmosferde aldığı yol az<br />
d. Güneş ışınlarının atmosferde tutulma oranı az<br />
e. Güneş ışınlarının atmosferde yansıması az<br />
<br />
Not: Güneş ışınlarının geliş açısı ne kadar eğik <br />
ise,tam tersi olur. Güneş ışınlarının geliş açısı <br />
çeşitli faktörlerin etkisindedir.<br />
A. ENLEM<br />
Güneş ışınları dünyanın şeklinden dolayı ekvator <br />
ve çevresine dik açı ile gelirken, kutuplara doğru <br />
gittikçe eğik açı ile gelir. Bunun sonucunda:<br />
a. Sıcaklık ekvatordan kutuplara gidildikçe azalır. Bu duruma enlem-sıcaklık ilişkisi denir. Karadeniz kıyılarının Akdeniz kıyılarından soğuk olması örnektir.<br />
b. Ekvatora yakın yerler daha sıcak kutuplar ve çevresine yakın yerler daha soğuktur.<br />
c. Ekvator yönünden gelen rüzgarlar ve okyanus akıntıları gittikleri yerin Sıcaklığını artırır. Kutuplar ve çevresinden gelenler ise sıcaklığı düşürürler.<br />
Not: Fakat dünya üzerinde her yerde enlem-sıcaklık ilişkisi düzenli değildir. Bu düzenliliği bozan faktörler şunlardır.<br />
Okyanus akıntıları, yükselti, bakı, denizellik, karasallık, rüzgarlar gibi. Ege ve Doğu Anadolu iklimleri gibi. Aynı enlemde olmalarına rağmen sıcaklıkları farklıdır. <br />
B. MEVSİMLER <br />
Dünyanın ekseninin eğikliği ve yıllık hareketi sonucu güneş ışınlarının geliş açısının değişmesi sonucu mevsimler meydana gelir. Buna bağlı olarak güneş ışınları yazın dik kışın eğik açıyla gelir. Sonuçta yazın sıcaklık fazla kışın az olur.<br />
<br />
C. GÜNÜN SAATİNE GÖRE: <br />
Güneş ışınları sabah ve akşam eğik açıyla gelirken öğleyin dik ve dike yakın açılarla gelir. Herhangi bir merkezde günün en sıcak vakti öğleyin 12-14 arası, en soğuk vakti ise güneş dogmadan önceki vakittir. Çünkü dünya gece boyunca isi kaybetmiştir.<br />
D. EĞİM VE BAKIYA GÖRE: Eğimin fazla olduğu yerlere güneş ışınları daha dik geldiği için ısınma daha fazladır.(Vadi meltemleri)<br />
Bakı; bir yerin güneşe dönük olup olmama durumuna denir. Türkiye’de özellikle dağlık alanlarda, dağların güneye bakan yamaçları, kuzeye bakan yamaçlarından daha fazla ısınırlar. Ancak Karadeniz Dağları buna ters düşer. Bu durum bitkilerin dağılışına, yerleşmeye, tarımsal faaliyetlere ve toprak oluşumuna etkiler. K.Y.K’de güneye G.Y.K’de ise kuzeye bakan yamaçlar bakı yönünden şanslıdırlar ve daha fazla ısınırlar.<br />
BAKI YÖNÜNDEN ŞANSLI YERLERDE;<br />
1. Güneş ışınları dik geldiği için sıcaklık daha fazladır.<br />
2. Güneşlenme süresi daha uzundur.<br />
3. Orman yetişme sınırı ve daimi kar sınırı daha yüksekten başlar.<br />
4. Aynı tür bitkilerin olgunlaşma süresi daha kısadır.<br />
<br />
2. ATMOSFERİN NEMLİLİĞİ:<br />
Nemin fazla olduğu yerlerde ısıma ve soğuma frenlenir. Dolayısıyla günlük ve mevsimlik sıcaklık farkı az olur. Nemin az olduğu yerlerde ise tersi olur. Bunu ekvatoral iklim ile karasal iklimi karşılaştırırsak rahat görürüz. Mesela; sıcaklık farkının en az olduğu yer ekvatoral bölgedir. En fazla olduğu yer ise karasal iklimdir. Bunun sebebi nemdir. Yine nemin etkisiyle ortaya çıkan bulutluluk günlük ısıma ve soğuma üzerinde etkilidir. Kışın havanın bulutlu olduğu günlerde hava ılık bulutsuz olduğu günlerde ise daha soğuk geçer. <br />
3. YÜKSELTİ:<br />
Dünya üzerinde sıcaklık her yerde yukarılara çıkıldıkça her 200 metrede 1ºC azalır aşağıya inildikçe ise sıcaklık 1ºC artar. Bunun iki sebebi vardır:<br />
a) Troposferin yerden geriye yansıyan ışınlarla ısınması. <br />
b) Havayı tutan nemin aşağılarda bulunması.<br />
Not: Bir yerin bulunduğu yükselti iklimine etki eder. <br />
1) Aynı enlem üzerinde yükseltisi fazla olan yerler diğerine nazaran daha soğuktur. Örnek İç Anadolu ve Doğu Anadolu.<br />
2) Yükseklere çıkıldıkça nem azaldığından hava çabuk ısınır çabuk soğur.<br />
3) Sıcaklığın dünya üzerinde ekvatordan kutuplara doğru; düzenli bir şekilde azalmasını ya da kutuplardan ekvatora doğru düzenli artmasını engelleyen en önemli faktör yükseltidir.<br />
4) Dünya üzerinde yükseltinin etkisi kaldırıldığında sıcaklık düzenli dağılır. Türkiye’de yükseltinin etkisi kaldırılırsa, sıcaklık Akdeniz’den Karadeniz’e düzenli azalır.<br />
YÜKSELTİNİN SICAKLIK ÜZERİNDE ETKİSİNE öRNEKLER:<br />
1) Yükseltiden dolayı sıcaklık azaldığı için tarım ürünlerinin olgunlaşması gecikir. Örneğin: buğday en geç Doğu Anadolu’da olgunlaşır.<br />
2) Bir dağ yamacı boyunca yükselen hava kütlesi soğur ve yağış bırakır.<br />
3) Yükseldikçe sıcaklığın azalmasına bağlı olarak; bitki örtüsü, geniş yapraklı orman, karışık orman, iğne yapraklı orman ve dağ çayırları şeklinde sıralanır.<br />
4. KARA VE DENİZLERİN ISINMA ÖZELLİĞİ:<br />
Kara ve denizler aynı oranda ısınıp aynı oranda soğumazlar. Karalar denizlere oranla daha çabuk ve daha fazla ısınırlar. Denizler ise daha az ve daha geç ısınırlar. Bunun iki sebebi vardır:<br />
a) Toprağın ve suyun ısınma ısılarının farklı oluşu.<br />
b) Denizlerde suyun hareketliliğine bağlı olarak ısının daha derinlere taşınabilmesi.<br />
Karalarda sıcaklık yazın fazla yükselir kışın da fazla düşer. Deniz etkisinde olan yerlerde ise fazla değişmez. Bu yüzden de deniz etkisinde olan yerlerde günlük ve yıllık sıcaklık farkı az deniz etkisinden uzak olan yerlerde ise (karalarda) fazladır. <br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: Yeryüzünde iklimler slayt , yeryüzünde sıcaklığın dağılışı , SICAK SU AKINTILARI , SOĞUK SU AKINTILARI , İZOTERM EĞRİLERİ , GERÇEK İZOTERM EĞRİLERİ , İNDİRGENMİŞ İZOTERM EĞRİLERİ , BASINÇ ve RÜZGARLAR , SICAKLIK , MEVSİM , YOĞUNLUK , BASINCIN YERYÜZÜNDEKİ DAĞILIŞI , TÜRKİYE'NİN İKLİMİ İLE İLGİLİ ÖNEMLİ NOTLAR , TÜRKİYE'DE GÖRÜLEN İKLİMLER , AKDENİZ İKLİMİ , EGE İKLİMİ , MARMARA BÖLGESİ , KARASAL İKLİM , iklimi belirleyen faktörler , KUTUP İKLİMİ , SOĞUK KUŞAK İKLİMLERİ , TUNDRA İKLİMLERİ , ÇÖL İKLİMİ , EKVATORAL İKLİM , EN YAĞIŞLI YERLER , EN AZ YAĞIŞ ALAN YERLER , YAĞIŞIN OLUŞUM ŞEKİLLERİ , NİMBÜS , YAĞIŞ TÜRLERİ , ÇİĞ , KAR , YAĞMUR , KIRAĞI , KIRÇ , DOLU , KONVEKSİYONEL YAĞIŞLAR , KÜMÜLÜS BULUTLARI , STRATÜS , RÜZGAR ÇEŞİTLERİ , KUTUP RÜZGARLARI , MEVSİMLİK (DEVİRLİ) RÜZGARLAR</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/11/cografya-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> COĞRAFYA SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2011/01/cografya_iklim.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">İklimler Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-60270474989535192932010-12-24T23:38:00.000-08:002010-12-24T23:38:11.702-08:00Vitaminler sunum,slayt,ppt<strong>VİTAMİNLER SUNUM (SLAYT)</strong><br />
<br />
<div style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img alt="vitaminler,vitamin nedir,türleri,çeşitleri,nelerde bulunur" class="attachment-900x9999" height="195" src="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/vitaminler.jpg?w=258" title="vitaminler,vitamin nedir,türleri,çeşitleri,nelerde bulunur" width="258" /></span></div><br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
VİTAMİNLER: Hücrelerin normal metabolizması için gerekli organik maddelerdir.<br />
<br />
Metabolizmadaki olaylarda görev alan enzimlerin önemli bir kısmını meydana getirir.Bu nedenle de<br />
Sağlıklı büyüme ve gelişme için,<br />
Metabolizmadaki olayların düzenli yürüyebilmesi için son derece önemli maddelerdir.<br />
<br />
Vitaminler vücut içinde yapılmaz. Daima dışardan hazır olarak besin maddeleriyle birlikte alınırlar.<br />
<br />
Vitaminlerin bazıları vücutta depo edilebilir. Özellikle yağda eriyenler,(A,D ve en çok da E vitamini)bazıları ise vücutta hemen hemen hiç depo edilmez.(C vitamini)<br />
<br />
Vitaminler yağda ve suda eriyen vitaminler olmak üzere ikiye ayrılır.<br />
<br />
Yağda eriyen vitaminler: (A,D,E VE K ) <br />
Suda eriyen vitaminler: (B kompleksi,C,H ve P vitaminleri)<br />
<br />
Yağda eriyen vitaminler:<br />
1.A vitamininin en önemli görevi karaciğerde görme pigmentlerinin yapısına katılmasıdır.<br />
A vitamini eksikliğinde gece körlüğü,göz küresinde görme bozuklukları görülür.<br />
A vitamini balık yağı,tereyağı,yumurta sarısı,süt,peynir ve havuçta bulunur.<br />
<br />
2.D vitamini gereksiniminden az alındığında vücuttaki CA-P dengesi bozulacağından kemiklerde ve dişlerde yumuşama meydana gelir.Raşitizm bunun en görülür belirtisidir ve özellikle çocuklarda görülür.<br />
D vitamini en çok balık yağı olmak üzere karaciğer,yumurta ve peynirde bulunur.<br />
<br />
3.E vitamini döllenmenin ve plasentanın oluşmasında,testislerin ve yumurtalıkların gelişmesinde önemli rol oynar,kısırlığı önler.<br />
E vitamini yeşil sebze, et,karaciğer ve en çok bitkisel yağlarda bulunur.<br />
<br />
4.K vitamini kanın pıhtılaşmasında rol oynayan protrombinin karaciğerde oluşmasını sağlar.<br />
K vitamini eksikliğinde kan pıhtılaşmasında gecikme veya hiç pıhtılaşmama görülür.<br />
K vitamini yeşil bitkiler,bitkisel yağlar,,karaciğer ve yumurtada bulunur.<br />
<br />
Suda Eriyen Vitaminler:<br />
1.Büyük bir kısmını B kompleksleri meydana getirir.(B1,B2,B5,B6,B12)<br />
Sinir ve kasların normal gelişme ve çalışmasını,al ve akyuvarların oluşunu sağlar.Kansızlığı önler.<br />
Tahılların kabuklarında,mayalarda(bira mayası)taze sebze ve meyvede,taze et,süt,yumurta ve karaciğerde bulunur.<br />
<br />
2.C vitamini bağ dokusunun oluşması için gereklidir.Yetersizliğinde kılcal kan damarları zayıflar,diş etlerinde çekilme,iltihaplanma şeklinde görülen skorbüt hastalığı kendini gösterir. C vitamini Vücudu enfeksiyonlara karşı korur.Yeşil sebze ve meyvelerde bulunur.<br />
<br />
Vitaminler vücudu hastalıklardan koruyan,direnci artıran,taze meyve,sebze ve diğer besinlerde bulunan maddelerdir.Bitkisel besinler en iyi vitamin kaynağıdır.<br />
Vitaminler ısı,ışık, oksijen etkisiyle bozulabilir.Bu nedenle sebze ve meyveler taze tüketilmelidir.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen diğer konular: a vitamini , b vitamini , c vitamini , nelerde bulunur , nerelerde bulunur</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/biyoloji-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> BİYOLOJİ SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/vitaminler.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Vitaminler Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-85632682256151132612010-12-24T23:25:00.000-08:002010-12-24T23:26:04.182-08:00Büyüme ve Gelişme Nelerden Etkilenir? Doğumsal Anormallikler<strong>Büyüme ve Gelişme Nelerden Etkilenir SUNUM (SLAYT)</strong><br />
<br />
<div style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img alt="büyüme,gelişme,nelerden,etkilenir" class="attachment-900x9999" height="195" src="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/buyume-ve-gelisme.jpg?w=258" title="büyüme,gelişme,nelerden,etkilenir" width="258" /></span></div><br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
Sağlıklı büyüme ve gelişmeyi embriyo döneminden itibaren etkileyerek insan sağlığı üzerinde olumsuzluk yaratan etmenler genetik ya da çevresel kaynaklıdır.<br />
<br />
Genetik Etmenlere Bağlı Anormallikler:<br />
<br />
DOWN SENDROMU:<br />
Down sendromu, Trizomi 21 ya da Mongolizm; genetik düzensizlik sonucu insanda fazladan bir 21. kromozomun bulunması hastalığına verilen addır.<br />
<br />
Yıllar önce bu hastalık incelendiğinde doğan bazı çocukların farklı ırklardan olmalarına rağmen Moğollara benzediği gözlenmiştir. Üst göz kapaklarının aşırı katlanıp gözleriin çekik olmasıyla Moğollara yapay olarak benzedikleri için bu hastalığa "Mongolizim", çocuklara da (Moğollara benzeyen anlamında) "Mongoliot" denilmiştir. bu tip bebeklere "Mongol" denilmiştir. İsim, İngiliz hekim John Langdon Down tarafından 1866'da konulmuştur. Günümüzde, Asyalı bilim adamlarının baskısıyla hastalık hekimin adı olan "Down sendromu" olarak anılmaya başlamıştır.<br />
<br />
Klinefelter sendromu:<br />
HÜCRE BÖLÜNMESİ SIRASINDA sırasında, eşeysel kromozom düzensizliklerinden kaynaklanan semptomların hasta kişide görülmesine durumudur.<br />
<br />
Hücre bölünmesi sırasında eşey kromozomlarından X'in ayrılmaması durumundan kaynaklanan bir sendromdur. İki tane X kromozomu taşıyan bir yumurta hücresinin normal bir sperm ile döllenmesiyle meydana gelir. Normal karyotipte 46, XY olması gereken bireyin, Klinefelter sendromunda 47, XXY şeklinde karyotipi vardır.<br />
<br />
Bu durumdaki kişiler genellikle erkek birey olarak görülür. Uzun kol ve bacakları, kadınımsı kalça çıkıntıları ilk olarak göze çarpan özellikleridir. Testisleri küçük, kadınımsı göğüs (jinekomasti) ve kas gelişimleri vardır. Sesleri erkeklere nazaran daha incedir. Hipogonadizm görülebilir. Sakal ve bıyık gelişimleri çok az, vücut kıllanmaları kadınımsı görünümdedir. Kısır bireylerdir. Canlı erkek doğan bireylerin 500 ya da 1000'inde 1 oranla görülür.<br />
<br />
TURNER SENDROMU:<br />
Bir dişide eşey kromozomlarından birinin bulunmaması sonucu ortaya çıkan çeşitli semptomların tümüne verilen addır. Turner sendromluların fenotipi dişi olarak görülür fakat; eşey organları ve eşey hücreleri gelişmez. Kısır bireylerdir. Turner sendromlu bireylerde doğuştan böbrek rahatsızlıkları, kalp anomalileri, kistik higroma en çok görülen hastalıklardır. Zeka seviyeleri normalden düşük bireylerdir.<br />
<br />
_Kısa boy <br />
_Limfodema el ve ayaklarda şişkinlik <br />
_Göğüs kafesi farklılığı <br />
_Düşük saç bitişi <br />
_Düşük kulak çizgisi <br />
-Kısırlık <br />
_Amenore (adet görmeme) <br />
<br />
Yeni doğan her 2000 kız çocuğunun birinde Turner sendromu görülmektedir.<br />
<br />
Yarık dudaklılık, Yarık damak...<br />
<br />
Çevresel faktörlerin neden olduğu anormallikler:<br />
Kimyasal maddeler, ilaçlar ve radyasyon gibi çevresel etkenler gelişme dönemindeki çocuklar yanında döl yatağındaki bebekler üzerinde de olumsuz etkiler yaratır.Bu etkiler sonucu bazı anormallikler ortaya çıkar.İnsan embriyosu döl yatağında çok iyi korunmakla beraber çevresel etmenler embriyo üzerinde genellikle daha fazla olumsuz etkilere neden olur.<br />
<br />
Anne tarafından alınan bazı ilaç ve kimyasal maddeler embriyo hücrelerinin yapısını bozabilir veya bölünme hızlarını etkileyebilir.Sonuçta embriyoda hatalı organ oluşumu ortaya çıkabilir.Örneğin ; kolsuz, bacaksız ya da eksik parmaklı bebeklerin doğması genellikle bu tür çevresel etkenlere bağlı anormalliklerdir.<br />
<br />
Bebeğin sağlıksız olarak doğmasındaki temel nedenler:<br />
<br />
Doğum öncesinde ve gebelik döneminde meydana gelen mutasyonlar,<br />
Yetersiz beslenme,<br />
Hamileliğin ilk 3-4 ayında radyoaktif ışınlara maruz kalınması,<br />
Annenin aldığı sigara,alkol ve uyuşturucular,<br />
Virüslerin neden olduğu hastalıklar, <br />
Hamileliğin ilk 4 ayında kızamıkçığa yakalanan kadınların çocuklarında kafa küçüklüğü,geri zekalılık ve sağırlık gibi durumlar görülebilir.<br />
<br />
Embriyon ; annenin beslenmesinden,ruhsal durumundan, darbelerden ve aşırı zorlamalardan olumsuz <br />
etkilenir.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen diğer konular: DOĞUMSAL ANORMALLİKLER , DOWN SENDROMU , TURNER SENDROMU, YARIK DAMAK , YARIK DUDAK</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/biyoloji-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> BİYOLOJİ SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/buyume-ve-gelisme-nelerden-etkilenir.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Büyüme ve Gelişme Nelerden Etkilenir Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-4738235708630943662010-12-24T23:08:00.000-08:002010-12-24T23:09:07.283-08:00Canlılar ve Hayat ppt,slayt,sunum<strong>CANLILAR VE HAYAT SUNUM (SLAYT)</strong><br />
<br />
<div style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img alt="hayat,canlılar,canlılar ve hayat,doğa,çevre,bitkiler,hayvanlar,mantarlar,mikroskobik canlılar,insanlar" class="attachment-900x9999" height="195" src="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/cevre.jpg?w=258" title="hayat,canlılar,canlılar ve hayat,doğa,çevre,bitkiler,hayvanlar,mantarlar,mikroskobik canlılar,insanlar" width="258" /></span></div><br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
KONULAR:<br />
1-BİTKİLER<br />
2-HAYVANLAR<br />
3-MANTARLAR<br />
4-MİKROSKOBİK CANLILAR<br />
<br />
CANLILAR:<br />
Canlıların sınıflandırılması , onların incelenmesini kolaylaştırır. <br />
Canlılara ait bilgilerin bir düzen içerisinde öğrenilmesini sağlar.<br />
<br />
BİTKİLERİN SINIFLANDIRMASI:<br />
Bitkiler çiçekli ve çiçeksiz bitkiler diye ikiye ayrılır.Çiçek ve tohumu bulunmayan bitkiler çiçeksiz bitkilerdir.(algler, kara yosunu,eğrelti otu)<br />
Çiçekli bitkilerde kök,gövde, yaprak ve çiçek bulunur.<br />
<br />
BİTKİLERi TANIYALIM:<br />
Kök,gövde ve yapraklar tüm bitkilerde bulunur.<br />
Kök bitkilerin toprak altında kalan bölümüdür.<br />
Kök bitkiyi toprağa bağlar. <br />
<br />
BİTKİ KÖKÜ:<br />
Kökler sayesinde bitkiler sabit kalır. Kökler toprakta bulunan su ve çeşitli mineralleri alır.<br />
Bitkinin beslenmesinde önemli rol oynar.<br />
<br />
BESİN DEPO EDEN KÖKLER:<br />
Yediğimiz bazı kökler besin depolama görevi de yapar. Yediğimiz havuç, patates besin depolanmış bitki kökleridir.<br />
<br />
YAPRAK VE FOTOSENTEZ:<br />
Bitkilerin gövde ve dallarına bağlı , genellikle yeşil renkteki yapılar YAPRAKLAR dır. Bitkiler kendi besinlerini kendileri yapar.<br />
<br />
YAPRAK:<br />
Yapraklar,bitkilerin beslenmesinde görev yaptığı gibi terleme ve gaz alışverişinde de rol oynar. Fotosentez için karbondioksit, gereklidir. Fotosentez sonucu oluşan oksijen gazı yine aynı şekilde yapraklardaki gözeneklerden dışarı verilir.<br />
<br />
GÖVDE:<br />
Gövde bitkide su ve iletimini sağlayan kısımdır. Bitkinin dik durmasını sağlar. Köklerle emilen suyu yapraklara iletir. Gövde bu özelliği ile bitkinin kök ve yaprakları arasında iki yönlü taşıma sağlayan bir yol gibidir.<br />
<br />
ÇİÇEK:<br />
Çiçekli bitkilerin üreme organı çiçektir. Çiçek; çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organ olmak üzere dört bölümden meydana gelir.<br />
<br />
HAYVANLARI SINIFLANDIRALIM:<br />
Hayvanlar omurgalı ve omurgasız olmak üzere sınıflandırılır. Vücutlarında kemik yada kıkırdaktan yapılmış bir omurga bulunan hayvanlar omurgalı hayvanlardır. Omurgasız hayvanlarda kemik yada kıkırdaktan oluşan omurga yoktur.<br />
<br />
OMURGALI HAYVANLARI SINIFLANDIRALIM:<br />
Omurgalı hayvanlar ;<br />
A-Memeliler<br />
B-Kuşlar <br />
C-Sürüngenler<br />
D-Kurbağalar<br />
E-Balıklar<br />
Olmak üzere beş gruba ayrılırlar. <br />
<br />
MEMELİ HAYVANLAR:<br />
Yavrularını doğurarak dünyaya getiren ve onlara sütleri ile besleyen hayvanlar memeli hayvanlardır.<br />
<br />
KUŞLAR:<br />
Kuşların vücutları tüylerle örtülüdür ve kanatları vardır.Değişik özellikte çok sayıda kuş vardır.Bazıları aşağıda görülüyor. <br />
<br />
BALIKLAR:<br />
Balıkların vücudu pullarla örtülüdür. Solungaçları ile solunum yaparlar. Yumurta ile ürerler. Çok çeşitleri vardır.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Avni GÖKÇÜL</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen diğer konular: OMURGASIZ HAYVANLAR sunum , MANTARLARI TANIYALIM slayt , KÜLTÜR MANTARLARI ppt , ZEHİRLİ MANTARLAR , KÜF MANTARLARI , MAYA MANTARLARI , MİKROSKOBİK CANLILAR , MİKROSKOBİK CANLILARDAN KORUNMA , YAŞADIĞIMIZ ÇEVRE , DOĞAL ÇEVRE , BESİN ZİNCİRİ , İNSANIN ÇEVREYE ETKİSİ</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/biyoloji-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> BİYOLOJİ SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/canlilar-ve-hayat.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Canlılar ve Hayat Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-31195067037589645002010-12-21T22:43:00.000-08:002010-12-21T22:43:36.513-08:00Canlı ve Enerji İlişkisi ppt,slayt,sunum<strong>CANLI VE ENERJİ İLİŞKİSİ</strong><br />
<br />
<div style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img alt="canlılar ve enerji , enerji, canlılar , doğa , çevre" class="attachment-900x9999" height="195" src="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/cevre.jpg?w=258" title="canlılar ve enerji , enerji, canlılar , doğa , çevre" width="258" /></span></div><br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
Bütün canlılar güneşin enerjisini kullanır.<br />
Bütün canlılar için enerji kaynağı güneştir.<br />
<br />
BESİNLER:<br />
Bütün canlılar canlılık faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye; <br />
enerji içinde, besinlere ihtiyaç duyarlar.<br />
<br />
Proteinler yağlardan daha kolay sindirilmelerine rağmen neden enerji verici olarak yağlardan sonra tercih edilirler?<br />
<br />
Çünkü proteinler öncelikle yapı taşı olarak kullanılırlar.<br />
<br />
Karbonhidratlar ( şekerler)<br />
Şeker, Pasta, kurabiye, ekmek, buğday, patates, pirinç, kuru fasulye, mısır nişastasında vardır.<br />
<br />
Yapılarında C(Karbon), H(Hidrojen) ve O(Oksijen) atomu bulundururlar.<br />
Enerji kaynağıdır.<br />
Hücre zarı, hücre çeperi, DNA,RNA ve ATP nin yapısında bulunurlar.<br />
<br />
Glikoz<br />
Karbonhidratların en küçük yapıtaşıdır.<br />
Fazlası bitkilerde nişasta, hayvanlarda glikojene dönüşür.<br />
Fotosentez sonucu oluşur.<br />
Glikozun ayıracı fehling ( benedict)<br />
Glikoz + fehling çözeltisi ----> Tuğla kırmızısı rengi<br />
<br />
Nişasta<br />
Glikozun bitkilerdeki depo şeklidir.<br />
Çok sayıda glikoz molekülünün bir araya gelmesinden oluşur.<br />
Suda çözünmezler.<br />
Nişastanın ayıracı Iyot ( lugol çözeltisi )<br />
Nişasta + İyot(lugol çözeltisi) ---> Mavi renk<br />
<br />
Glikojen<br />
* Glikozun hayvan ve mantardaki depo şeklidir.<br />
* Karaciğer ve kas hücresinde bol miktarda bulunur.<br />
* Kandaki şeker miktarı düştüğünde karaciğerdeki glikojen glikoza dönüşerek kan şekerini ayarlar.<br />
* Suda çözünür.<br />
<br />
Selüloz<br />
* Sadece bitkilerde hücre çeperinde bulunur.<br />
* insan ve hayvanlar sindiremez.<br />
* Otçul memeli hayvanların bağırsaklarında bulunan selüloz sindirici bakteriler tarafından sindirilir.<br />
<br />
Yağlar<br />
Et,Süt, Balık, Zeytin, Ayçiçeği, Soya fasulyesi, Mısır, Fındık, Ceviz vb bulunur.<br />
<br />
Yapılarında C(Karbon), H(Hidrojen) ve O(Oksijen) atomu bulundururlar.P ve S de bulunur.<br />
Enerji verici ve yapıcı onarıcı olarak kullanılırlar<br />
Hücre zarı, hormonların ve vitaminlerin yapısında bulunurlar.<br />
Şeker ve proteinin fazlası yağ olarak depo edilir.<br />
En küçük yapıtaşı yağ asidi ve gliserol dür.<br />
Ayıracı yağ + fenol kırmızısı -----> Pembe renk<br />
<br />
Görevleri :<br />
Vücudun ısı yalıtımını sağlar<br />
Vücudu darbelere karşı korur.<br />
Depo besin maddesidir.<br />
İç organların etrafını sararak onları korur.<br />
<br />
Proteinler<br />
Et,Süt, Yumurta,Kuru baklagiller, Tahıllar, Kuru yemişler, Balık eti, Kırmızı et, Tavuk eti, Peynir, Tohum vb bulunur.<br />
<br />
Yapılarında C(Karbon), H(Hidrojen),O(Oksijen) ve N(Azot) bulunur.<br />
Yapıcı onarıcı, düzenleyici ve enerji verici olarak kullanılırlar<br />
En küçük yapıtaşı Aminoasitlerdir.<br />
Enzim ve hormonların yapısını oluştururlar.<br />
Vücudun büyüyüp gelişmesini ve dokuların yenilenmesini sağlarlar.<br />
Vücut savunmasında görev alırlar.<br />
Ayıracı Protein + Nitrik Asit -----> Sarı renk<br />
<br />
Karbonhidratlar<br />
* Şeker, Pasta, kurabiye, ekmek, buğday, patates, pirinç, kuru fasulye, mısır nişastasında vardır.<br />
* Yapılarında C, H ve O vardır.<br />
<br />
Glikoz un ayıracı fehling ( benedict)<br />
Glikoz + fehling çözeltisi -------> Tuğla kırmızısı rengi<br />
Nişasta nın ayıracı Iyot ( lugol çözeltisi )<br />
Nişasta + İyot(lugol çözeltisi) ---> Mavi renk<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen diğer konular: canli ve enerji , Kimyasal yapılarına göre besinler sunum , Organizmadaki görevlerine göre besinler slayt , Kimyasal Sindirim Tablosu ppt</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/biyoloji-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> BİYOLOJİ SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/canli-ve-enerji.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Canlı ve Enerji Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-27467040412487184742010-12-20T15:09:00.000-08:002010-12-20T15:09:12.690-08:00İnsan ve Çevre<strong>İNSAN VE ÇEVRE</strong><br />
<br />
<div style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img alt="çevre insan ilişkisi , insanın doğaya zararı , insan doğa , doğa ve insan ilişkisi" class="attachment-900x9999" height="195" src="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/cevre.jpg?w=258" title="çevre insan ilişkisi , insanın doğaya zararı , insan doğa , doğa ve insan ilişkisi nedir" width="258" /></span></div><br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
Kirlenme Çeşitleri,<br />
Çevre Kirliliği ve Sağlığımız,<br />
İnsanların Çevreye Etkileri,<br />
<br />
Çevre Kirliliği Nedir?<br />
Hava, su ve toprağın katı, sıvı ve gaz halindeki atıklarla kirlenmesine çevre kirliliği denir.<br />
<br />
Atıklar İkiye Ayrılır:<br />
1-Parçalanabilen atıklar.<br />
Bitki, insan, hayvan ve bitki atıkları.<br />
<br />
2-Parçalanamayan atıklar.<br />
Plastikler, cam, teneke kutular, deterjanlar.<br />
<br />
Çevre Kirliliği:<br />
Hava kirliliği<br />
Su kirliliği<br />
<br />
İnsanların Çevreye Etkileri:<br />
1-Avlanma ve çevre.<br />
Bilinçsiz avlanma çevre kirliliği yapar.<br />
<br />
2-Yakıtlar ve çevre.<br />
Katı, sıvı, gaz yakıtlar çevre kirliliği yapar.<br />
<br />
Çevre Sorunlarının Çözümü:<br />
Çevre sorunları, tamamen insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle çözümü de yine insanlara düşmektedir.<br />
<br />
Bize Düşen Görevler:<br />
*Aşırı savurgan olmamak<br />
*Atık maddeleri değerlendirmek<br />
*Çevreyi temiz tutmak<br />
*Ormanları korumak<br />
*Bilinçsiz avlanmamak<br />
*Bacaları temiz tutmak, filtre takmak<br />
*Çevre kuruluşlarına destek vermek<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen diğer konular: çevre insan ilişkisi , insanın doğaya zararı , insan doğa , doğa ve insan ilişkisi</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/biyoloji-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> BİYOLOJİ SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/insan-ve-cevre.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">İnsan ve Çevre Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-55075063503477543032010-12-20T14:58:00.000-08:002010-12-20T14:58:47.053-08:00Fotosentez ve Solunum - Fermantasyon<strong>Fotosentez ve Solunum - HÜCREDE GEÇEN TEMEL OLAYLAR</strong><br />
<br />
<div style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img alt="yadımlama nedir , fermantasyon nedir , solunum nedir , fotosentez nedir , fotosentez nasıl meydana gelir , fotosentez olayı" class="attachment-900x9999" height="195" src="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/solunum-fotosentez.jpg?w=258" title="yadımlama nedir , fermantasyon nedir , solunum nedir , fotosentez nedir , fotosentez nasıl meydana gelir , fotosentez olayı" width="258" /></span></div><br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
A. SOLUNUM:<br />
Organizma canlılığını sürdürebilmesi, bütünlüğünü koruyabilmesi için enerjiye ihtiyacı vardır. Enerjiyi ise,organik besinlerin parçalanmasıyla elde edilir.<br />
<br />
Besinlerin hücre içinde parçalanarak enerji elde edilmesi olayına HÜCRE SOLUNUMU denir.<br />
<br />
İki çeşit hücre solunumu vardır:<br />
I. OKSİJENSİZ SOLUNUM ( FERMANTASYON )<br />
II. OKSİJENLİ SOLUNUM<br />
<br />
I. OKSİJENSİZ SOLUNUM:<br />
Anaerobik Solunum ( mayalanma-Fermantasyon)<br />
Besinlerin oksijen kullanmadan parçalanması ve enerji ( ATP ) üretmesi olayıdır. Hücrenin sitoplazmasında gerçekleşir.Bu tür solunuma Mayalanma ( fermantasyon ) adı verilir.<br />
<br />
a. ALKOL FERMANTASYONU<br />
GLİKOZ --> 2 ATP + 2CO2 + 2 ETİL ALKOL<br />
<br />
Maya hücreleri tarafından gerçekleştirilen solunumdur. Bakterilerde ve mantarlarda görülür. <br />
Örneğin; sütten yoğurt ve peynir elde edilmesi olayı sırasında enerji açığa çıkar.<br />
<br />
b. LAKTİK ASİT FERMANTASYONU:<br />
Gereğinden fazla enerji harcayan insanlarda, oksijen yetmediği zaman, kas hücreleri laktik asit fermantasyonu gerçekleştirir ve enerji üretilir.<br />
<br />
GLİKOZ -Enzim--> 2 LAKTİK ASİT +ENERJİ(ATP)<br />
<br />
NOT: BÜTÜN FERMANTASYON ÇEŞİTLERİNDE ENERJİ ELDE EDİLİR.<br />
<br />
Üzüm suyunun şarap olması, üzüm suyunun sirke olması, sütün yoğurt ve peynir olması, hamurun ekşimesi fermantasyon sonucudur. <br />
<br />
II. OKSİJENLİ SOLUNUM(YADIMLAMA):<br />
<br />
Besinlerin oksijen ile yakılarak parçalanması ve enerji (ATP) üretilmesi olayıdır.<br />
<br />
Glikoz+Oksijen --> Karbondioksit+su+ATP(enerji)<br />
<br />
C6 H12 O6 +6 O2 --> 6CO2 + H2O + 38 ATP<br />
<br />
Oksijenli solunum hücrenin mitokondrisinde gerçekleşir. Bütün canlılarda görülür. (bir hücreli, mantarlar, bitki ve hayvan)<br />
<br />
Üretilen ATP (adenozin trifosfat) canlının tüm faaliyetlerinde kullanılır.<br />
<br />
Oksijenli solunumda organik moleküller yapıtaşları olan inorganik maddelere kadar parçalanır.<br />
<br />
NOT1.Oksijenli solunumda daha çok enerji elde edilir. Oksijensiz solumda daha az enerji elde edilir. <br />
<br />
Örnek: bir hücreli canlılar, bazı mantarlar...<br />
<br />
NOT2.Fermantasyon hücrenin stoplazmasında, oksijenli, solunum hücrenin mitokondrisinde gerçekleşir.<br />
<br />
FOTOSENTEZ (Karbon Özümlemesi)<br />
<br />
FOTOSENTEZ İÇİN ;<br />
* Güneş ışığı<br />
* Su<br />
* Hava<br />
* Madensel maddelere ihtiyaç vardır.<br />
<br />
Güneş ışığı :<br />
Yeşil bitkiler besinlerini güneş enerjisinden yararlanarak yaparlar.<br />
<br />
Güneş enerjisi alamayan yeşil bitkiler,besin yapamaz,sararır,cılız kalır,kurur ve ölür.<br />
<br />
B - FOTOSENTEZ (KARBON ÖZÜMLEMESİ)<br />
<br />
Canlıların kullandığı organik besinlerin kaynağı Fotosentez Olayıdır. Canlıların kullandığı organik besin maddeleri güneş enerjisiyle sağlanır. <br />
<br />
Yeşil bitkiler güneş enerjisi kullanarak su ve karbondioksitten besin üretirler. Besin üretirken oksijende elde edilir. Yani fotosentez, güneş ışığı enerjisi, canlıların kullanacağı enerjiye dönüştürme işidir.<br />
<br />
Fotosentez olayı hücrenin kloroplastlarında geçer. Kloroplastta en önemli yapı KLOROFİLDİR. <br />
<br />
KLOROFİL: Fotosentez olayının gerçekleşmesi klorofil pigmentlerinin katalizörlüğünde olur. Bitkilerde görülen klorofil, klorofil a ve klorofil b olmak üzere iki tiptir.<br />
<br />
Klorofil molekülü alyuvarlardaki taşıyıcı pigment olan hemoglobin molekülüne benzer. Tek fark hemoglobinde bulunan demir(Fe) klorofilde magnezyum (Mg) bulunmasıdır. Magnezyum yeşil renk verir.<br />
<br />
Üretici (klorofili ) canlılar güneş ışığı, su ve karbondioksit gibi inorganik maddelerden, organik maddeler oluşturma işine FOTOSENTEZ denir.<br />
<br />
FOTOSENTEZ HIZI:<br />
Fotosentezi etkileyen faktörlerin hangisi en düşük seviyede ise fotosentezin hızı buna bağlıdır. <br />
<br />
Örneğin ışık şiddeti, su miktarı arttırıldığı halde karbondioksit miktarı sabit kalıyorsa, fotosentezin hızı karbondioksit miktarına bağlı kalır.<br />
<br />
FOTOSENTEZİN GENEL ORTAK ÖZELLİKLERİ:<br />
1. Fotosentez klorofilli hücrelerde ve ışıklı ortanda gerçekleşir.<br />
2. Fotosentezde yeşil bitki havadan yapraklarındaki stomalarla karbondioksit, topraktan kökleriyle su alır.<br />
3. Fotosentez sonunda organik besin den oksijen üretilir. <br />
4. Fotosentezde ışık enerjisi organik besin maddesinde kimyasal bağ enerjisi olarak depolanır. <br />
5. Fotosentez için demir, magnezyum, madensel tuzlar gerekir.<br />
6. Fotosentez için en uygun sıcaklık 30-35 0C dir.<br />
<br />
NOT: Fotosentez; ışıklı ortamda yeşil bitkinin besin ve oksijen üretmesi olayıdır ve hücrenin kloroplastında gerçekleşir. <br />
<br />
SOLUNUM İLE FOTOSENTEZİN KARŞILAŞTIRILMASI:<br />
<br />
SOLUNUM:<br />
1. Enerji üretimini ve dönüşümünü sağlar.<br />
2. Bütün hücrelerde gerçekleşir. <br />
3. Her ortanda geçekleşir.<br />
4. Hücrede bir kısmı sitoplazmada bir kısmı mitokondride gerçekleşir. <br />
5. Besin maddesinde depolanmış kimyasal bağ enerjisinden ATP sentezlenir. <br />
6. Tüm canlılarda madde azalmasına neden olur.<br />
7. Hammadde olarak organik besin ve oksijen kullanılır. <br />
8. Son ürünler su ve karbondioksittir. <br />
<br />
FOTOSENTEZ:<br />
1. Enerji üretimi ve dönüşümünü sağlar.<br />
2. Klorofili hücrelerde gerçekleşir. <br />
3. Işık enerjisi olduğu ortamlarda gerçekleşir. <br />
4. Hücrede kloroplast organeli içinde gerçekleşir. <br />
5. Işık enerjisi, besin maddesinde kimyasal bağ enerjisine dönüştürülerek depolanır. <br />
6. Bitki ağırlığında madde artışına neden olur.<br />
7. Hammadde olarak CO2 ve H2O kullanılır.<br />
8. Son ürünler organik besin ve oksijendir.<br />
<br />
FOTOSENTEZ İLE SOLUNUM İLİŞKİSİ:<br />
Fotosentez ve solunum olayında meydana gelen tepkimeler birbirinin tersi yönünde işler. Fotosentezin ürünleri solunumun hammaddeleri, solunumun ürünleri fotosentezin hammaddeleri olarak kullanılır. Sonuçta madde ve enerji akışı olur. Burada hammadde tekrar kullanılabilirken enerji akışı tek yönlü olmaktadır. <br />
<br />
Fotosentez organik besinlerde depolanan enerji,solunumla serbest kalmakta ve enerji gerektiren canlılık olaylarında kullanılmaktadır.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen diğer konular: yadımlama nedir , fermantasyon nedir , solunum nedir , fotosentez nedir , fotosentez nasıl meydana gelir , fotosentez olayı</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/biyoloji-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> BİYOLOJİ SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/fotosentez-ve-solunum.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Fotosentez ve Solunum Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-64205788785662183162010-12-20T14:27:00.000-08:002010-12-20T14:27:50.475-08:00Kan Grupları, Canlılar Arası Beslenme İlişkileri, Besinler<strong>Kan Grupları, Canlılar Arası Beslenme İlişkileri, Besinler</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
İnsan kanında bulunan alyuvar hücrelerinde proteinler vardır.<br />
Alyuvarların yapısında:<br />
A proteini varsa A grubu<br />
B proteini varsa B grubu<br />
A ve B proteini varsa AB grubu<br />
Hiç protein yoksa O grubu<br />
<br />
Kanın sıvı kısmında (kan plazmasında) Anti A ve Anti B ve Anti RH denilen çökeltici maddeler bulunur.<br />
Anti A antikoru A proteinini çökeltir.(bozar, kullanılmaz hale getirir)<br />
Anti B antikoru B proteinin çökeltir.<br />
A ve B genleri birbirine eş baskın iken her ikisi de O genine baskındır.<br />
<br />
Kan nakli alyuvarlarda ki protein naklidir. Akyuvarlardaki Antikorlar nakledilmez.<br />
<br />
CANLILAR ARASI BESLENME İLİŞKİLERİ:<br />
<br />
Besin Zinciri Nedir: Güneşten gelen enerji yeşil bitkilerde fotosentezle besin maddelerinde depo edilir. Besinlerde depo edilen bu enerjinin tüketicilere ve ayrıştırıcılara kadar geçmesine besin zinciri denir. Besin ihtiyacını karşılamak için canlıları birbirine bağlayan ilişkiye besin zinciri denir.<br />
<br />
Besin Ağı Nedir:Bir canlı bir den fazla canlıyı yediği gibi birden fazla canlıya da besin kaynağı olur.<br />
<br />
Bir ekosistemdeki canlılar arasındaki bu ilişkiye besin ağı denir. Bu ağdaki bir canlını yok olması diğerlerini etkiler. Besin, enerji, kütle ilişkileri piramit şeklinde gösterilir.Bir sonraki basamağa hep azalarak geçer. Neden? <br />
<br />
BESİNLER:<br />
Bütün canlılar canlılık faaliyetlerini sürdüre bilmek için enerjiye enerji içinde besinlere ihtiyaç duyarlar.<br />
<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen diğer konular: Kimyasal yapılarına göre besinler , Organizmadaki faaliyetlere göre , Açlık anında kullanım sırasına göre , Canlı Ve Enerji İlişkisi , Kimyasal Sindirim Tablosu</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/biyoloji-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> BİYOLOJİ SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/kan-gruplari.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Kan Grupları, Canlılar Arası Beslenme İlişkileri, Besinler Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-45318043860388474402010-12-19T07:47:00.000-08:002010-12-19T07:47:48.370-08:00Işık, Işığın Maddeyle İlişkisi ppt slayt<strong>ışık ppt slayt</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
Işık kaynakları<br />
Işık ve madde<br />
Işığın yayılması<br />
Işığın yansıması<br />
<br />
Işık Kaynakları<br />
Doğal ışık kaynakları: güneş, yıldızlar, ateş böceği.<br />
Yapay ışık kaynakları: ateş, mum, gaz lâmbası, bütan gazı lâmbası, elektrik ampulü.<br />
<br />
Işık Ve Madde<br />
Işığın Maddeye Etkileri<br />
Işığın Geçişine Madde Kalınlığının Etkisi<br />
Saydam ve yarı saydam maddelerin kalınlığı arttıkça ışığı daha az geçirir, yeterince arttığında ışığı hiç geçirmez.<br />
<br />
Işığın Yayılması<br />
Işık Ve Gölge<br />
Ay Tutulması<br />
Güneş Tutulması<br />
<br />
Işığın Yansıması<br />
Işığın bir yüzeye çarpıp geri dönmesine yansıma denir.<br />
Işık kaynağı olmayan cisimlerin üzerine düşen ışık, yansıyıp gözümüze ulaşarak cismin görünmesini sağlar.<br />
Işık kaynağını göremediğimiz halde, ışığı yansıtan cismi görürüz.<br />
<br />
Dağınık ve Düzgün Yansıma<br />
Gelen Işın,yansıyan Işın,normal<br />
Yansımanın Yaşamımıza Olumlu Etkileri<br />
Yansımanın Yaşamımıza Olumsuz Etkileri<br />
Düz Aynada Görüntü<br />
Çukur Aynada Görüntü<br />
Görüntü büyük ve terstir.<br />
Ekran üzerine düşürülebilen görüntülere gerçek görüntü denir.<br />
Görüntünün aynaya olan uzaklığı cismin aynaya olan uzaklığından daha büyüktür.<br />
Çukur Aynada Görüntünün Oluşması<br />
Tümsek Aynada Yansıma<br />
Tümsek Aynada Görüntü<br />
<br />
Aynaların Kullanıldığı Yerler: <br />
Düz aynalar: <br />
Evlerde, kuaför, terzi, ve giyim mağazalarında .<br />
Çukur aynalar: <br />
Otomobil farlarında, ışıldaklarda, teleskoplarda, diş hekimliğinde.<br />
Tümsek aynalar: <br />
Otomobil dikiz aynalarında, tıpta kulak, burun, boğaz boşluklarının incelenmesinde, teleskoplarda kullanılır.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Meral ÇAYAN</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen konu ve anahtar kelimeler: ışık sunum</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/fizik-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> FİZİK SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/isik-slayt1.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Işık Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-50285617375854591372010-12-19T07:36:00.000-08:002010-12-19T07:48:52.733-08:00Bileşke Kuvvet (Net Kuvvet) ppt slayt<strong>Bileşke Kuvvet (Net Kuvvet) ppt slayt</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
NET(BİLEŞKE) KUVVET: İKİ VEYA DAHA FAZLA KUVVETİN BİR CİSME YAPTIĞI ETKİYİ TEK BAŞINA YAPABİLEN KUVVETE BİLEŞKE KUVVET DENİR.<br />
<br />
İKİ KUVVETİN BİLEŞKESİ KUVVETLERİN TOPLAMINDAN BÜYÜK, FARKINDAN KÜÇÜK OLAMAZ.<br />
<br />
"AĞIRLIK BİR KUVVETTİR"<br />
Yüksekten bırakılan bir cismin yere düşmesini,<br />
Eğimli yüzeyler üzerinde bulunan bir cismin kaymasını,<br />
Dinamometreye asılan cisimlerin dinamometrenin içindeki yayı germesini görmüşsünüzdür.<br />
<br />
Bu örnekler, cisimlerin kütlesi ile dünyanın kütlesi arasındaki bir çekim kuvveti olduğunu gösterir.<br />
<br />
Bir başka deyişle, cisimleri yerin merkezine doğru çeken bir kuvvetin var olduğu anlaşılır.<br />
<br />
Cisimlerin kütlesine etkiyen yer çekimi kuvvetine o cismin AĞIRLIĞI denir. <br />
Ağırlığın birimi NEWTON dur.<br />
<br />
Yer çekimi kuvvetinin yönü yerin merkezine doğrudur. Ağırlık bir kuvvet olduğu için dinamometre ile ölçülür.<br />
<br />
Yaklaşık 100 g kütleye yeryüzü tarafından uygulanan yer çekimi kuvveti 1 N’ dur<br />
<br />
Bu durumda 1 kg’ lik kütleye etki eden yer çekimi kuvveti yaklaşık 10 N olur.<br />
<br />
Dünya’da 600 N gelen bir astronot Ay’ da yaklaşık 100 N gelir.<br />
<br />
Yani Dünya’da 6 kat daha fazla ağır olur.<br />
<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: İRFAN ERMİŞ</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen konu ve anahtar kelimeler: kuvvet sunum, AYNI DOĞRULTULU,AYNI YÖNLÜ KUVVETLERİN BİLEŞKESİ , AYNI DOĞRULTULU ZIT YÖNLÜ KUVVETLERİN BİLEŞKESİ</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/fizik-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> FİZİK SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/bileske-kuvvet-net-kuvvet1.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Bileşke Kuvvet (Net Kuvvet) Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-3231695079800372182010-12-19T07:26:00.000-08:002010-12-19T07:26:31.484-08:00Elektrik<strong>Elektrik ppt slayt</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
A. ELEKTRİK AKIMI<br />
B. BİR İLETKENİN DİRENCİ<br />
<br />
Elektrik akımını daha iyi kavrayabilmemiz için maddenin yapısını bilmemiz gerekir. Maddeler ATOM’ lardan yapılmıştır. Atom,maddenin en küçük yapı taşıdır.<br />
<br />
ATOMUN YAPISI:<br />
PROTON : Çekirdeğin içinde bulunur ve pozitif ( + ) yüklüdür.<br />
NÖTRON : Çekirdeğin içinde bulunur ve yüksüzdür. ( 0 )<br />
ELEKTRON : Çekirdeğin etrafındaki yörüngelerde hızla hareket ederler ve negatif ( - ) yüklüdür.<br />
<br />
YÜKSÜZ CİSİM (Nötr cisim): Elektron sayısı,proton sayısına eşit olan atoma nötr atom,atomları nötr olan cisme de nötr cisim denir. Nötr cisim yüksüz cisim demek değildir. (+ )yükü, ( - ) yüküne sayıca eşit cisim demektir.<br />
<br />
POZİTİF ( + ) YÜKLÜ CİSİM : Elektron kaybetmiş nötr bir cisimde ( + ) yük fazlalığı olacağından pozitif yükle yüklenmiştir. Böyle ( + ) yük fazlalığı olan cisimlere (+) yüklü cisimler denir.<br />
<br />
NEGATİF ( - ) YÜKLÜ CİSİM : Elektron kazanmış ( almış ) nötr bir cisimde( - ) yük fazlalığı olacağından (- ) yükle yüklenmiştir.Böyle (-) yük fazlalığı olan cisimlere negatif yüklü cisimler denir.<br />
<br />
İLETKEN CİSİMLER : Üzerinde serbestçe dolaşabilen yüklerin bulunduğu maddelere İletken Cisimler denir. Elektrik akımını ( elektron akımını ) ileten cisimler. ÖRNEK :Metaller ( demir, bakır alüminyum vb. ) , İnsan vücudu, Asit-Baz çözeltileri .<br />
<br />
YALITKAN CİSİMLER : Üzerinde yüklerin serbestçe dolaşamadığı cisimlere Yalıtkan Cisimler denir. Yalıtkanlar yüklerin ( elektronların ) hareketini engeller. Elektrik akımını ( elektron akımını ) iletmeyen cisimler. ÖRNEK : Cam,mika,kağıt,kuru hava,ebonit,mum,bakalit <br />
<br />
UYARI: <br />
I . Aynı cins elektrik yükleri ile yüklü cisimler birbirlerini İTERLER.<br />
II. Zıt yükler birbirlerini ÇEKER.<br />
<br />
DURGUN ELEKTRİK: Cam bir çubuğu ipek bir kumaşa bir süre sürelim.Sonra da çubuğu çok küçük kağıt parçalarına yaklaştıralım.Cam çubuğun kağıt parçalarını kendine çektiğini görürüz.<br />
<br />
ELEKTRİKLENME ÇEŞİTLERİ: Atomlardan protonlar (+ yükler) ,çekirdeğin içinde nükleer kuvvetlerin etkisiyle sımsıkıya tutturulmuş olduklarından basit kuvvetlerle alınamazlar ya da atoma verilemezler. Ancak elektronlar yani (-) yükler ise böyle değildir.Basit kuvvetlerle atomdan alınabilirler ya da atoma verilebilirler. O halde cisimlerde alınan ya da verilenler elektronlardır yani (-) yüklerdir. Cisimler sürtünme , dokunma ve etkiyle yüklenebilirler. <br />
<br />
A. SÜRTÜNME İLE ELEKTRİKLENME : Nötr ( yüksüz) bir atomun proton sayısı elektron sayısına eşit olduğu için,eşit miktarda (+) pozitif ve (-) negatif elektrik yükleri vardır.<br />
<br />
Bazı maddeler başka maddelerden elektron alma eğilimindedir.Bu tür maddeyi bir başka maddeye sürtelim.Sürtme sırasında atomların en dışındaki elektronlar kolayca bir maddeden koparak diğerine geçerler.Böyle olunca her iki maddenin atomlarında elektrik yükü eşitliği bozulur. Elektronu koparılıp alan maddenin atomunda elektron sayısı artar ve atomda fazla(-) negatif elektrik yükü oluşur.<br />
<br />
Diğer maddenin atomunda çekirdekteki proton sayısı sabittir,fakat elektron kaybettiği için(-) negatif elektrik yükü azalır.Bu durumda elektron kaybeden atomda (+)pozitif yük fazlalaşır. BÜYLECE ELEKTRON ALAN MADDE (-) NEGATİF ELEKTRİKLE,ELEKTRON KAYBEDEN MADDE DE (+) POZİTİF ELEKTRİKLE YÜKLENMİŞ OLUR.<br />
<br />
UYARI:<br />
Uygun seçilmiş sürtünen iki cisimden biri elektron vererek (+) yükle ,diğeri de onun verdiği elektronu alarak (-) yükle yüklenir.<br />
Kuru ipek beze sürtülen cam çubuk elektron kaybederek (+) yüklenir. İpek bez ise onun kaybettiği elektronu alarak (-) yüklenir.<br />
Sürtünen cisimlerden birinin kaybettiği elektron sayısı diğerinin kazandığı elektron sayısına eşittir. Sürtünme yoluyla elektriklenmiş <br />
bu iki cisim tekrar birbirlerine dokundurulursa nötr hale geçerler. <br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: ABDURRAHMAN ÇIĞRIK</i><br />
<br />
<i>Sunuda geçen konu ve anahtar kelimeler: elektrik sunum, DOKUNMA İLE ELEKTRİKLENME , NEGATİF ELEKTRİKLE YÜKLÜ BİR CİSMİN ELEKTROSKOPU ETKİYLE ELEKTRİKLEMESİ , ELEKTRİK AKIMI NASIL OLUŞUR? , <br />
BASİT BİR ELEKTRİK DEVRESİNİN KURULMASI , PİL, AMPUL VE ANAHTAR YAPIMI , PARALEL DEVRELERDE AKIM , VOLTMETRENİN DEVREYE BAĞLANMASI , AMPERMETRENİN DEVREYE BAĞLANMASI , İLETKENİN UZUNLUĞU,KESİTİ,CİNSİ İLE DİRENÇ ARASINDAKİ İLİŞKİ. , AKÜMÜLATÖR , ELEKTROLİZ YOLU İLE KAPLAMA , METAL KAPLAMA , ELEKTRİK AKIMININ KİMYASAL ETKİSİ , ELEKTRİK AKIMININ ISI ETKİSİ , AMPULÜN YAPISI , IŞIK ETKİSİ</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/fizik-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> FİZİK SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/elektrik.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Elektrik Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-13128904916928030912010-12-19T07:08:00.000-08:002012-03-13T15:37:38.841-07:00Fizik Konulu Sunular<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/fizik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/fizik.jpg" /></a></div><br />
<span style="color: #741b47; font-family: Arial;"><b><u>FİZİK KONULU SUNUMLAR</u></b></span><b></b><br />
<span style="color: #0b5394; font-family: Arial;"><b><br />
<a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/bileskekuvvet-netkuvvet-ppt-slayt.html" rel="nofollow">Bileşke Kuvvet (Net Kuvvet)</a></b></span><br />
<span style="color: #0b5394; font-family: Arial;"><b><br />
<a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/elektrik-ppt-slayt.html" rel="nofollow">Elektrik</a></b></span><br />
<span style="color: #0b5394; font-family: Arial;"><b><br />
<a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/12/isik-isiginmaddeyleiliskisi-ppt-slayt.html" rel="nofollow">Işık, Işığın Maddeyle İlişkisi</a></b></span>
<span style="color: #0b5394; font-family: Arial;"><b><br />
<a href="http://sunuindir.blogspot.com/2012/03/yasamimizda-elektrik-slayt.html" rel="nofollow">Yaşamımızda Elektrik</a></b></span><br />N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-73341492046263724282010-12-18T09:13:00.000-08:002010-12-18T09:13:57.103-08:00Meridyenler ppt sunum<strong>Meridyenler ppt slayt</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
Meridyenler hakkında bilgi içeren görsel bir sunum.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: meridyenler, boylamlar</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/11/cografya-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> COĞRAFYA SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/meridyenler.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Meridyenler Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-51791651984824520812010-12-18T09:07:00.000-08:002010-12-18T09:07:42.926-08:00Ege Bölgesi<strong>Ege Bölgesi ppt slayt</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
Ege Bölgesi:<br />
Dağları<br />
Ovaları<br />
Nehirleri<br />
Şehirleri<br />
Körfezleri<br />
Ürünleri<br />
Komşuları<br />
Yeraltı zenginliği<br />
Barajları<br />
İklimi<br />
Bitki örtüsü<br />
Gölleri<br />
<br />
Dağları:<br />
Kıyı Dağları:<br />
Kuzeyden güneye: <br />
Kaz dağları, <br />
Madra dağı,<br />
Yund dağı, <br />
Boz dağlar, <br />
Aydın dağları, <br />
<br />
Menteşe dağları.<br />
( Beşparmak Dğl.<br />
MadranbabaDğl. Karınca Dğl.<br />
Baba dağ.)<br />
<br />
İç bölgedeki dağlar:<br />
Akdağ,<br />
Eğrigöz dağları,<br />
Murat dağı,<br />
Sandıklı dağları,<br />
Honaz dağı(Ege bölgesinin en yüksek dağı)<br />
<br />
Ovaları:<br />
Kuzeyden Güneye:<br />
Edremit Ovası,<br />
Bakırçay Ovası,<br />
Gediz Ovası,<br />
Küçük Menderes Ovası,<br />
Büyük Menderes Ovası<br />
<br />
Nehirleri:<br />
Bakırçay<br />
Gediz<br />
K.Menderes<br />
B.Menderes<br />
Porsuk<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: ege bölgesi powerpoint sunum , Yer Altı Zenginlikleri , gölleri , şehirleri , körfezleri , komşuları , bitki örtüsü , ürünleri</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/11/cografya-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> COĞRAFYA SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/ege-bolgesi.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Ege Bölgesi Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-63515170730336885992010-12-18T08:57:00.000-08:002010-12-18T08:57:53.198-08:00Çevre<strong>Çevre ppt slayt</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
ÇIPLAK DAĞ TEPE KALMASIN, TÜRKİYEM ÇÖL OLMASIN.<br />
<br />
“TOPRAK EROZYONU” NEDİR?<br />
Arazinin yanlış kullanımı ve yeşil örtünün tahrip edilmesi sonucu çıplak hale gelen toprak, dış etkilere tamamen açık hale gelir. Bu koşullarda, yağmur, rüzgar darbelerinin etkisiyle toprağın yerinden koparak,yüzeysel bir akışla taşınmasına “Toprak erozyonu” denir.<br />
<br />
HER YIL KIBRIS ADA’SININ YÜZEYİNİ 10 CM. KAPLAYACAK KADAR VERİMLİ TOPRAK YOK OLMAKTA.<br />
<br />
VERİMSİZLEŞEN TARIM ALANLARI, YOK OLAN MERALAR, AKIP GİDEN CANLI TOPRAK.<br />
<br />
ÇOK DEĞİL YAKIN BİR GELECEKTE TÜRKİYE ÇÖL OLACAK. SADECE 43 YIL SONRA TÜRKİYE’NİN ÇÖL OLACAĞI NASA RAPORLARIYLA KANITLANIYOR.<br />
<br />
TÜRKİYE HER YIL EN AZ 1 MİLYAR 400 MİLYON TON CANLI TOPRAK KAYBEDİYOR. BU DURUMU GÖRMEMEZLİKTEN GELMEYİN.<br />
<br />
EROZYONUN ZARARLARI:<br />
<br />
Kaybedilen toprak örtüsünün yeniden oluşması için binlerce yıl gerekir.<br />
<br />
Bitki örtüsünün yok olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, taşkın ve çığ felaketlerini arttırır.<br />
<br />
Meraların yok olması ve hayvancılığın gerilemesi sonucunda, çok büyük boyutlarda iş imkanı ve gelir kaybedilmektedir.<br />
<br />
Bitki örtüsü ve toprağın olmadığı bir yüzey, kar ve yağmur sularını tutamadığından,doğal su kaynakları düzenli ve sürekli olarak beslenmez.<br />
<br />
Verimsizleşen ve yok olan tarım arazileri üzerinde yaşayanları besleyemez, kırsal kesimden kentlere doğru göçü artırarak, büyük sosyal ve ekonomik sorunlara yol açar.<br />
<br />
Erozyonla sürüklenen verimli topraklar, baraj rezervlerini doldurarak, onların ekonomik ömrünü kısaltır.<br />
<br />
Yeşil örtü ve toprağın elde gitmesi ile ortaya çıkan iklim değişikliği ve bozulan jeolojik denge sonucunda, vahim boyutlarda doğal varlık kaybedilerek ekonomik zararlara uğranmaktadır.<br />
<br />
GELİN, TOPRAĞI TUTALIM ! <br />
GÜCÜNE GÜÇLER KATALIM;<br />
HER AN BUNU ANLATALIM:<br />
TÜRKİYE ÇÖL OLMASIN.<br />
<br />
AMBALAJ ÇÖP DEĞİLDİR:<br />
Ambalaj atıklarının ayrı toplatılarak ülke ekonomisine geri kazandırılması için çalışalım.<br />
Geri dönüşüm sektörünün oluşması için çalışalım.<br />
<br />
1 TON KULLANILMIŞ KAĞIDI GERİ KAZANMAK<br />
17 BÜYÜK AĞACIN KESİLMESİNİ,<br />
4100 KV/SAAT ENERJİNİN KULLANILMASINI,<br />
25.900 LİTRE SUYUNHARCANMASI,<br />
690 LİTRE ÇÖPLÜK HACMİNİN KULLANILMASINI,<br />
30 KG. HAVA KİRLETİCİSİNİN ATMOSFERE BIRAKILMASINI <br />
ÖNLER<br />
<br />
HAKLARINIZA SAHİP ÇIKINIZ !...<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: çevre powerpoint sunum</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/11/cografya-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> COĞRAFYA SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/cevre.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Çevre Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-43721963359740729742010-12-18T08:44:00.000-08:002010-12-18T08:45:14.271-08:00Coğrafi Konum<strong>Coğrafi Konum ppt slayt</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu alana coğrafi konum denir. Matematik ve özel konum olmak üzere ikiye ayrılır.<br />
<br />
A-Matematik Konum: <br />
*Bir yerin paralel ve meridyenlere göre belirlenen konumudur. Bu yapılırken Ekvator ve Greenwich esas alınır.<br />
*Bir alanın matematik konumu belirlenirken uç noktalar esas alınır.<br />
<br />
Paralel Daireleri:<br />
*Ekvatora paralel olarak birer derece aralıkla çizilen çizgilerdir<br />
**Ekvator: Kutuplara eşit uzaklıkta bulunan noktaların oluşturduğu çemberdir. Başlangıç paralelidir ve sıfır olarak numaralandırılmıştır. Dünya’yı kuzey ve güney olarak iki eşit parçaya böler. <br />
*Çizgisel hızın en fazla, yer çekiminin en az olduğu gece-gündüz arasındaki süre farkının en az olduğu paraleldir.<br />
<br />
Paralellerin özellikleri:<br />
1-Başlangıç paraleli ekvatordur.<br />
2-Paralel daireleri arasında 1ºlık açı vardır. <br />
3–90 kuzeyde, 90 güneyde olmak üzere toplam 180 paralel dairesi vardır.<br />
4-İki paralel arasındaki mesafe her yerde 111 km dir.<br />
*Paralellerden yaralanarak kuzey-güney yönlü mesafeler hesaplana bilir. Çünkü birbirini takip eden iki paralel arası her yerde 111km dir.<br />
Örnek: Türkiye’nin en güneyi ile ekvator arasında kaç kilometrelik mesafe vardır?<br />
Türkiye’nin en güneyi 36 kuzeydir<br />
36–0=36 36 x 111= 3996 km olur.<br />
Örnek: Aralarında 4995 km bulunan ve aynı meridyen üzerinde olan iki noktadan biri ekvatordadır. KYK de bulunan diğer nokta hangi paraleldedir?<br />
4995 / 111= 45 45–0=45 kuzey paraleli<br />
5-En büyük paralel dairesi ekvatordur. Boyları kutuplara doğru kısalır. 90 kuzey ve 90 güney paralelleri birer noktadır.<br />
6-Paraleller numaralandırılmıştır. Değerler kuzeye doğru artıyorsa KYK, güneye doğru artıyorsa verilen yer GYK dedir.<br />
7-Aşılan paralel sayısı arttıkça iklim ve bitki çeşidi artar.<br />
<br />
Enlem: Dünya’daki bir noktanın ekvatora olan uzaklığının açı cinsinden değeridir. Derece, dakika, saniye cinsinden verilir.<br />
<br />
Özel Enlemler:<br />
1–23 27’ kuzey enlemi, Yengeç dönencesi<br />
2–23 27’ güney enlemi, Oğlak dönencesi<br />
*Güneş ışınlarının yatay düzleme dik geldiği son noktalardır. Yerleri eksen eğikliğine bağlı olarak belirlenmiştir.<br />
3–66 33’ K enlemi Kuzey kutup dairesi<br />
4–66 33’ G enlemi Güney kutup dairesi<br />
*Bu enlemlerden itibaren gündüz ve gece uzunlukları 24 saati bulur.<br />
<br />
Enlemin Etkileri:<br />
1-Güneş ışınlarının yerle yaptığı açıya etki eder.<br />
2-Sıcaklığa etki eder, kuşaklar oluşmuştur.<br />
3-İklime etki eder. İklime bağlı olarak da;<br />
a-Doğal bitki örtüsüne,<br />
b-Toprak çeşidine,<br />
c-Hayvan topluluklarına,<br />
d-Yağış rejimine,<br />
e-Akarsu rejimine,<br />
f-Yetiştirilen tarım ürünlerine,<br />
g-Kalıcı kar sınırına,<br />
h-Orman örtüsü üst sınırına,<br />
ı-Deniz suyunun sıcaklık ve tuzluluğuna,<br />
i-Yerleşme, nüfus dağılımına ve yaşama biçimine etki eder.<br />
4-Dünya’nın dönüş hızına etki eder. Ekvatordan kutuplara doğru azalır.<br />
5-Gece gündüz sürelerinin değişmesine yol açar. Gece-gündüz sürelerindeki değişme kutuplara gidildikçe artar.<br />
6-Ekvatordan kutuplara gidildikçe Güneşin ufukta ulaşabileceği yükselti azalır.<br />
*Kuzey-güney doğrultusunda her türlü olay yâda varlığın değişimi üzerinde enlemin etkisi vardır.<br />
<br />
Meridyen yayları:<br />
*Bir kutuptan diğer kutba uzanan yarım dairelere meridyen denir. Meridyenlerin başlangıç yeri olarak Londra’daki Greenwich gözlem evi esas alınmıştır.<br />
*Başlangıç meridyenin yeri değiştirilebilir.<br />
Meridyenlerin Özellikleri:<br />
1-Başlangıç meridyeni Greenwich’tir.<br />
2-Meridyenler kuzey-güney yönlü olarak uzanır.<br />
3-Ekvator çemberinin 360º ‘ye bölünmesiyle 360 meridyen oluşmuştur. 180 doğu ve 180 batı meridyeni vardır.<br />
4-Greenwich sıfırdır. Ayrıca 180 doğu ve 180 batı meridyeni aynı meridyendir.<br />
5-Meridyenlerin uzunlukları birbirine eşittir.<br />
6-Her meridyenin bir anti meridyeni vardır. Bu iki meridyen bir tam çemberi oluşturur.<br />
0 ın karşıtı 180<br />
20 B nın karşıtı 160 D<br />
130 D nun karşıtı 50 B dır.<br />
7-Ekvatorda birbirini takip eden iki meridyen arası 111km dir. Kutuplara gidildikçe bu mesafe azalır ve kutup noktalarında tüm meridyenler çakışır.<br />
8-Aynı meridyen üzerindeki noktalarda yerel saat aynıdır. Fakat 21 Mart ve 23 Eylül tarihleri dışında güneş, farklı zamanlarda doğup, batar. <br />
9-Birbirini izleyen iki meridyen arası her yerde 4 dakikadır.<br />
**Meridyenler arasındaki mesafe kutuplara doğru azalmasına rağmen, 4 dakikalık zaman farkının sabit kalması, açısal hızın her yerde aynı olması ve çizgisel hızın kutuplara doğru azalmasıyla ilgilidir.<br />
Boylam: Herhangi bir noktanın başlangıç meridyenine olan uzaklığının derece, dakika ve saniye cinsinden değeridir.<br />
Boylamın Etkileri:<br />
1-Yerel saat farklarına yol açar.<br />
2-Aynı boylamdaki bütün noktalarda yerel saat aynıdır.<br />
3-Aynı boylamdaki tüm noktalarda 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde güneş aynı anda doğar ve batar.<br />
4-Aynı boylamdaki noktalar güneş karşısında aynı anda geçtikleri için öğle vakti aynı anda yaşanır.<br />
<br />
Öğle vakti: Bir yerde güneşin en fazla yükseldiği andır. Bu esnada saat tam 12 olarak kabul edilir. Bu esasa uyularak yapılan saat ayarına yerel saat denir.<br />
*Her meridyenin bir yerel saati vardır. Yerel saat namaz vakitleri, sahur ve iftar vakitleri için kullanılmaktadır. <br />
Ulusal saat: Bir ülkede zaman birliğini sağlamak için kullanılan saattir.<br />
Türkiye’nin ulusal (ortak) saati, 30ºdoğu boylamındaki İzmit’e(2. Saat dilimi) ayarlıdır. Ancak yaz aylarında enerji tasarrufu sağlamak amacıyla Mart ayının sonundan itibaren 45 doğu meridyeni olan Iğdır’ın yerel saati ortak saat olarak alınır. <br />
<br />
Uluslararası Saat: Uluslar arası ilişkilerin gelişmesi için kullanılan saat sistemidir. Bu saat sistemine göre Dünya 15ºlik aralıklarla 24 saat dilimine ayrılmıştır. <br />
Her saat dilimi sonrakinden bir saat farklıdır. Greenwich’in 7.5 doğu ve 7.5 batısı sıfır saat dilimi olarak alınmıştır. Aynı zamanda 24 uncu saat dilimidir.<br />
*12’ye kadar olan saat dilimleri doğu, 12’ den sonraki saat dilimleri batı yarımkürededir.<br />
*Her saat diliminin ortasından geçen meridyene ayar meridyeni denir.<br />
*Türkiye kışın 2. yazın 3. saat dilimini kullanır. <br />
<br />
Yerel Saat Hesapları<br />
1-İki meridyen arasında 4 dakikalık zaman farkı vardır.<br />
2-Her 15ºlik dilim bir saatlik farka yol açar. <br />
3-Güneş doğudan doğduğu için yerel saat doğuda ileri batıda geridir.<br />
4-İki noktadan güneşi daha erken gören daha doğudadır. Yerel saati daha ileridir.<br />
<br />
Soru çözerken şunlara dikkat edilmeli:<br />
a-İki yer arasındaki meridyen farkı bulunur. Bu işlem yapılırken iki nokta aynı yarım kürede ise çıkarılır, farklı yarım kürelerde ise toplanarak meridyen farkı bulunur.<br />
b- Meridyen farkı 4 dakika ile çarpılarak zaman farkı bulunur.<br />
c-Saatleri dakikaya çevirme işlemi sırasında bölme yaparken, normal bölme işlemi gibi virgül atılmayacağını unutmayalım. Bölmede kalan var ise işleme devam edilmez ve kalan saatin yanına yani dakika hanesine yazılır.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: Yerel saat ile ortak saat farkından boylam bulma , saat dilimleri , Özel Konum , powerpoint sunum</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/11/cografya-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> COĞRAFYA SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/cografi-konum-slayt.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Coğrafi Konum Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7783899922020413045.post-91994696421590030612010-12-18T08:32:00.000-08:002010-12-18T08:34:11.455-08:00Bulutlar<strong>Bulutlar ppt slayt</strong><br />
<br />
Sunudan kısa bir kesit;<br />
<br />
Gökyüzü neden mavidir?<br />
Beyaz güneş ışığı atmosferden geçerken, havadaki moleküller, özellikle nitrojen, mavi rengi dağıtır. Diğer renkler yeryüzüne çok az yansıyarak ulaşırlar. Mavi ışık her yerden geliyormuş gibi gökyüzünde tamamen dağılır. Gökyüzü bu yüzden mavi görünür.<br />
<br />
Bulutlar neden beyazdır?<br />
Bulutlar beyazdır çünkü bulutları oluşturan su buharı mavi ışığı dağıtan moleküllerden daha büyüktür. Bu nedenle bulutlar kendilerine gelen bütün renkleri yansıtırlar. Beyaz görünmelerinin nedeni budur. Fakat bulutlar çok yoğun olduklarında ışığın tamamen geçmesine izin vermezler. Bu yüzden bazen gri ve yüklü görünürler.<br />
<br />
Bulutlar nasıl oluşur?<br />
Güneş ışığı yeryüzünü ısıtır. Isınan hava, soğuk havadan daha az yoğun olduğu için yükselmeye başlar. Ve bu hava yükseklere çıktıkça soğur. Isınan havanın tuttuğu su buharı, yükseklerde soğukla karşılaşınca yoğunlaşır ve bulutları oluşturur. Bulutlar soğumaya devam ettikçe, içerdiği su buharı tamamen yoğunlaşır ve yağmur, kar ya da dolu olarak yeryüzüne iner.<br />
<br />
Bulut çeşitleri:<br />
Kümülüs bulutları<br />
Stratüs bulutları<br />
Sirüs bulutları<br />
<br />
Kümülüs bulutları:<br />
Kümülüs bulutları büyük pamuk toplarına benzerler. Açık havada, gökyüzü maviyken görünürler. Sürekli şekil değiştirirler. Kümülüs bulutları su ve buzdan oluşan orta yükseklikteki bulutlardır.<br />
<br />
Stratüs bulutları:<br />
Bu bulutlar en alçak bulutlardır. Gri renklidirler, çok yoğun bir sis şeklinde görünürler. Stratüs bulutları kar ve yağmur getiren bulutlardır.<br />
<br />
Sirüs bulutları:<br />
Sirüs bulutları gökyüzünde tüy şeklinde görünürler. Yeryüzünden yaklaşık 7 km yüksektedirler. Sirüs bulutları buz kristallerinden oluşur ve güneş ışınlarını geçirecek kadar incedir.<br />
<br />
Artık bulutların oluşumunu ve çeşitlerini biliyoruz.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><i><span class="Apple-style-span" style="color: #0b5394;">>>>Devamı için aşağıdaki adresi kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.</span></i></span><br />
<br />
<i>Yazar: Bilinmiyor</i><br />
<br />
<i>Konuyla ilgili aramalar: Bulutlar sunum</i><br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><a href="http://sunuindir.blogspot.com/2010/11/cografya-konulu-sunular.html" rel="nofollow">--> COĞRAFYA SUNUMLARI SAYFASINA DÖN <--</a></b></span><br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://adanatemizlik.files.wordpress.com/2010/12/bulutlar.ppt" rel="nofollow"><span class="Apple-style-span" style="color: red;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Bulutlar Adlı Sunumu İndir</span></span></a></span></b>N.Arslanhttp://www.blogger.com/profile/02155467127719789759noreply@blogger.com0